| Geri döndüğümüzde ona iyi davransan iyi edersin. | Open Subtitles | لذا يحسن بك أن تحسني معاملته عندما نعود |
| O yüzden döndüğünde, ona iyi muamele etsen iyi edersin. | Open Subtitles | لذا يحسن بك أن تحسني معاملته عندما نعود |
| Çabuk olsan iyi edersin çünkü sadece 70 saatin var. | Open Subtitles | يحسن بك البدء بالعمل... لأنّه أمامك 70 ساعة فقط |
| Çalarsa, o şey çalarsa, acilen gelsen iyi olur. Tamam mı? | Open Subtitles | لو أنه رن، عندما يرن يحسن بك أن تهرع إليّ، فهمت ؟ |
| Bu kamyonun gideceği yere ulaşmasına izin vermeseniz iyi olur. | Open Subtitles | و يحسن بك ألا تدع الشاحنة تصل إلى هدفها |
| Gözlerini kırpmadan uyursan iyi edersin. | Open Subtitles | يحسن بك أن تنام يعينين مفتوحتين |
| Haklı olsan iyi edersin. | Open Subtitles | "يحسن بك أن تكون مصيباً بهذا الشأن" |
| Benim için başka şarkı yazmasan iyi olur. | Open Subtitles | يحسن بك ألاّ تؤلّف أيّة أغانٍ أخرى عنّي |
| Bu sonuncusu, o yüzden ıskalamasan iyi olur. | Open Subtitles | هذا آخر واحد، يحسن بك ألا تخطئ التصويب |
| Hey, Darwyn, içeri girsen iyi olur. Farik depoya yaklaşıyor. | Open Subtitles | (دارون) يحسن بك العودة للداخل، (فارق) يقترب من المستودع |
| Doktor, bir şeyler düşünsen iyi olur! | Open Subtitles | يحسن بك أن تفكر في شئ يادكتور! |
| Gitsen iyi olur. | Open Subtitles | يحسن بك أن تذهب |