| Sanki karşılık görecekmiş gibi havayı yumruklamasını izlemek kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | يحطم قلبى برؤيته يلكم الهواء كما لو كان الهواء ينازله |
| Yoksa Tanrı şahidim olsun ki o zeki oğlun Trenton'da taş kırıyor olur. | Open Subtitles | وإلا، أقسم لك أبنكَ ذو الأعين المشرقة سيكون يحطم الصخور في سجن ترينتون |
| bu onun kalbini kırar shhhh, iste geliyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى انه قد يحطم فؤادها شششش هاهي قادمة |
| Ve Amerikalılarla barış imzalamalı ki Aziz Papaz'ın kalbini kıran bütün bu kötü olaylar bitsin. | Open Subtitles | وتوقيع معاهدة سلام مع الامريكان حينها كل الرعب الذي يحطم قلب الأب الأقدس سيزول |
| Biliyor musun dışarı çıktığımız zamanlarda birinin kafasını ezer diğerinin boğazını keser ve "asla kurşun harcamayın" derdi. | Open Subtitles | أتدري، عندما كنا نخرج في دوريات، كان يحطم جمجمة أحدهم، ويحز عنق آخر، ويقول "لا تهدر رصاصة أبداً" |
| Sinirlendiğinde eşyaları kırıp döktüğünü biliyoruz. | Open Subtitles | ونحن نعلم بأنه يحطم الأشياء عندما يكون غاضباً |
| Kalbini kıracak ve benim böyle bir şeyin olduğunu görmeğe dayanamam. | Open Subtitles | انه سوف يحطم قلبك, وانا لا استطيع ان اتحمل ان ارى هذا يحدث لك |
| Doğru olduğunu düşündüğün bir şeyi yapmak için bu denli kötü biri haline gelmen içimi parçalıyor. | Open Subtitles | يحطم قلبي أن تقومي بفعل شيء خاطئ وتعتقدين أنه صحيح |
| Beni mahvedebilir ama o adi herifin oğlumu da mahvetmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنظر يستطيع أن يحطم حياتي ، ولكنني لن أترك ذلك الوغد يهدم حياة أبني |
| Bütün aynaları kırıyor... sadece kullanacağı parçalar için değil. | Open Subtitles | نعم, لعلك لاحظت أنه حطم كل المرايا الموجودة في المنزل أي أنه لم يحطم على قدر القطع الحادة التي يريدها |
| Bunun düşüncesi bile kalbimi kırıyor Carolyn. | Open Subtitles | كونه مجرد إقتراح فهو يحطم قلبي ياكارولين |
| Ve hayatımı sensiz yaşamış olabileceğimi düşündüğümde bu kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | وعندما افكر انه يمكننى العيش بدونك يحطم هذا قلبى |
| Eğer beni dolandırıyorsan Courtney, yemin ederim ki bunu kaldıramam, bu benim kalbimi kırar. | Open Subtitles | إذا كنت تخدعيننى يا كورتني أقسم أننى لا أستطيع أن أتحمل ذلك أنه سوف يحطم قلبي |
| Baş nedime bir vazo kırar ve parçaların sayısı, gelin ve damat için dilediği mutlu yılları sembolize eder. | Open Subtitles | خادمة الشرف يحطم إناء , وعدد من قطع ترمز سنوات من السعادة شاءت عن العروس والعريس. |
| 8 yaşındaki oğlumun kalbini kıran neydi-- | Open Subtitles | ما يحطم قلبي هو أن ..إبني ذو الثمان سنوات |
| Onlar ezmek istediler. Hulk onlardan daha iyi ezer. | Open Subtitles | يريدون أن يحطموا , هلك يحطم بشكل أفضل |
| Belki modern biri olabilir Ama kapıları kırıp kutlamaya davetsiz Gelirse | Open Subtitles | قد= اقتله هذا ما انا هنا لفعله بيس كان متحضر السلوك يحطم الباب و يدخل لحفل بدون دعوه |
| Oniki maç daha başarırsa 1897'de tüm zamanların rekorunu Baltimore Orioles formasıyla kıran Willie Keeler'in rekorunu kıracak. | Open Subtitles | أثنى عشر أخرى و يحطم أرقام ويلى كيلر القياسية ... التى حققها عام 1897 فى دورى بالتيمور |
| - Kahretsin! - Herif arabamı parçalıyor, John. | Open Subtitles | إنه يحاول أن يحطم سيارتي |
| Yapabileceğin bir şey olmalı. Bu şerefsizin hayatını mahvetmesine izin veremezsin. | Open Subtitles | لابد من وجود أمراً يمكنكِ فعله لا يمكنكِ ترك ذلك الوغد يحطم حياتك |
| Konuşmada hız rekoru kırdı herhalde. | Open Subtitles | لابد أنه يحطم الرقم القياسي في سرعة الكلام |
| - Bu doğru. - Onun kariyerini mahvetmek istiyor. | Open Subtitles | باولو يريد ان يحطم مستقبل ايزابيلا الفنى |
| Hayatımı mahvediyor. | Open Subtitles | لكنه يحطم حياتي |
| İcabına baktım. Bu tür bir parti itibarını artırır veya yıkar. | Open Subtitles | هذا النوع من الحفلات يحقق سمعة طيبة أو يحطم سمعتك |
| 58 yıldır kırılamamış dünya rekorunu kırmak üzereyim. | Open Subtitles | انا علي وشك تحقيق انجاز عالمي لم يحطم منذ ثمان وخمسين سنه |
| Şu köhne piyanoyu çalmak zorunda kaldığını görmek kalbimi paramparça ediyor. | Open Subtitles | يحطم قلبي رؤيتها تلعب بهذا البيانو القذر القديم |