| Yani nereden baksanız en az 25 metre derinden tünel kazıyorlar. | Open Subtitles | ذلك يعني أنهم يحفرون نفقاً على عمق 25 متراً على الأقل |
| Çayhane. Arkadaki elemanlar, tünel kazıyorlar ya... | Open Subtitles | غرفة الشاي، تعرفين أن الرجال في الخلف يحفرون من أجل إقامة غرفة الشاي |
| Jason'ın cesedinin bulunduğu bölgenin çevresinde kazı yapan polis memurları olsun. | Open Subtitles | و اجعلي الضباط يحفرون المنطقة حول مكان العثور على جثة جيسون |
| Hayır, dur bir. Naziler yanlış yeri kazıyorlardı. | Open Subtitles | تمهّل لحظة، كلا، فالنّازيون كانوا يحفرون في المكان الخطأ. |
| Çocuklar bitap düşene kadar gece gündüz sizin için kil kazıyor. | Open Subtitles | أطفالِ الآن يعملون ليلاً ونهاراً يحفرون بالطين ليجعلوك غني وأنفسهم يائسة |
| Duvarı deliyorlar. Zayıf geliyor... - ...ama bu sesi nerede duysam tanırım. | Open Subtitles | إنّهم يحفرون عبر الجدار، الصوت خافتٌ، لكنّي سأعرف ذلك الصوت في أيّ مكان. |
| Havacılar kibardır, toprak kazan köylülere benzemezler. O yüzden şaşırdım. | Open Subtitles | الطيارون سادة محترمين ، وليسوا فلاحين يحفرون الأرض , لذلك انا مندهش |
| Bazıları kuyular kazıp yer altından su çıkarıyor. | Open Subtitles | البعض مثلك يحفرون الخنادق ويسحبون المياه للري |
| Kongre Dupont Bölgesindeki federal mülklere bir tarım uzmanı grubu mu ne yolluyor, adamlar deli gibi kazıyorlar ve bir sığınak ile içinde bir iskelet buluyorlar. | Open Subtitles | ملكية فيدرالية في دائرة دوبتون حيث أعد الكونغرس لزيارة أخصائيين زراعيين إنهم يحفرون لإنشاء حجرة مشمسة |
| Belki de bir grup insan küreklerle çölde kazıyorlar. | Open Subtitles | ربما يكون هناك جماعة من الناس يحفرون في الصحراء |
| Belki de bir grup insan küreklerle çölde kazıyorlar. | Open Subtitles | ربما يكون هناك جماعة من الناس يحفرون في الصحراء |
| İnsanlar geleceklerini inşa ettiklerini düşünüyorlar aslında kendi mezarlarını kazıyorlar. | Open Subtitles | يظنّ البشرُ أنّهم يبنون مستقبلهم. بينما هم في الحقيقة يحفرون قبرهم. |
| Bunları bulmak için çamurda kazı yapıyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يحفرون في القاذورات يبحثون عن هذه الأشياء |
| Görünüşe göre kazı alanı eski bir Türk mezarlığının üzerine açılmış. | Open Subtitles | يبدو أن الموقع الذي كان العمال يحفرون به كان مقبرة تركية قديمة |
| Bütün saldırılar biz yanıltmacaydı, bu tüneli kazıyorlardı. | Open Subtitles | كانت كافة الهجمات مُضلّلة بينما يحفرون هذا النفق |
| Bütün saldırılar biz yanıltmacaydı, bu tüneli kazıyorlardı. | Open Subtitles | جميع الهجمات كانت مضللّة، بينما كانوا يحفرون هذا النفق. |
| Evet, efendim. Mahkumlar bir tünel kazıyor. | Open Subtitles | نعم يا سيدي السجناء سوف يحفرون نفق في السجن. |
| Jack, gövdeyi deliyorlar. | Open Subtitles | جاك، أنهم يحفرون هيكل السفينة |
| Başlarına kask takıp, daha iyi bir bakış açısı için caddelerde siper kazan bu yetenekli kızlara bakan kişileri severim... | Open Subtitles | أنا أحب أولئك الذين يرتدون خوذاتهم و يحفرون الخنادق في الشوارع لمراقبة الفتيات |
| Tünel kazıp içine at gübresiyle fare koymuşlardı. | Open Subtitles | إنهم يحفرون غرفتك , و يجذبون الفئران بشدة |
| Deniz seviyesinden 5,5 km aşağıda sondaj yapıyorlar. | Open Subtitles | انهم يحفرون على عمق 18.000 قدم تحت مستوى البحر. |
| Dışarıda kazdıkları ne ha? | Open Subtitles | لماذا حسب رايك يحفرون هناك ؟ ؟ |
| - Taşrada artık mezar kazmıyorlar. | Open Subtitles | -في الريف لم يعودوا يحفرون القبور |