| Başsavcı, onun sistematik bir şekilde kanıtları saklayarak mahkûmiyet aldırdığı hakkındaki iddiaları araştırıyor. | Open Subtitles | النائب العام يحقق في مزاعم أنه يقوم بإخفاء أدلة بإنتظام للحصول على الإدانة |
| Beyaz Saray'dan bir asistan bana Hunt'ın Kennedy'i araştırdığını söyledi. | Open Subtitles | أحد الموظفين في البيت الأبيض أكد لي أن هنت كان يحقق بشأن كينيدي |
| Belki de saldırganı başka bir suçtan araştırıyordu. | Open Subtitles | ربما مطلق النار كان متهماً في جريمة أخرى كان يحقق بها. |
| İnanıyorum ki, bu çalışma azmine sahip olan her adam gerçekçi olduğu sürece istediği her şeyi elde edebilir. | Open Subtitles | و أعتقد أن أيّ رجل على استعداد للعمل بجد و الجهد لوقت طويل سوف يحقق هدفه طالما أنه واقعي |
| Katil, kendi işlediği suçu soruşturuyor ve suçu bir seri katilin üzerine atıyor. | Open Subtitles | القاتل، يحقق في جرائمه ويلقي بلائمتها على القاتل المحترف والذي يتحراه في الأصل |
| Bu pek de zor değildir fakat bu yeni vücutta hayatta kalmak için virüsün, bağışıklık sistemi tarafından yakalanıp yok edilmeden önce başarılı bir enfeksiyon oluşturması gerekir. | TED | هذا ليس صعباً للغاية، لكن ليبقى على قيد الحياة في هذا الجسد الجديد، لابد أن يحقق الفيروس عدوى ناجحة قبل أن يُكتشَف ويُقضَى عليه بواسطة استجابة مناعية. |
| Hastalarımdan biri, Paxton cinayetini araştıran bir Scotland Yard müfettişi idi. | Open Subtitles | أحد مرضاى كان محققا فى اسكتلانديارد يحقق فى قضية مقتل باكستون |
| Böylece her iki taraf da kazanıyor, sence nasıl? | Open Subtitles | ذلك الأمر يحقق المساواة بيننا ، ألا تعتقد ذلك ؟ |
| Başkentten gelen bir cevapta Başkomutanın bir kere Güney Şehrine gittiği ve Homunkulusları araştırdığı yazıyor. | Open Subtitles | الوسطى تؤكد أن فوهرير مر من خلال الجنوب هنالك تقارير تقول أنه يحقق في أمر الهومنكلس بنفسه |
| FBI araştırıyor. O ve Joshua Fox'un,.. ...küçük bir radikal balina manyağı örgütü üyesi olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | ال اف بي آي يحقق في ذلك ، ولكن يعتقدون أن هو وجوشوا كونو وانتموا الى حركة حماية الحيتان |
| "Vatikan, Portekizli bir kızın olası cinnetini araştırıyor." | Open Subtitles | الفاتيكان يحقق في احتمالية اصابة الفتاة البرتغالية بالمس |
| Madeni para soygununu araştırıyor ve itfaiyeye kadar izini sürdü bile. | Open Subtitles | أنه يحقق بشأن سرقة العملات المعدنية، لقد تتبع الأمر بالفعل إلى محطة الإطفاء. |
| Hem de Yotsuba'yı araştırdığını ve Kira'nın kim olduğunu bildiğini söyledi. | Open Subtitles | إضافة لذلك، قال إنه كان يحقق بشأن يوتسوبا ويعلم من هو كيرا |
| Birden beni senin restoranına getirdi ve seni araştırdığını söyledi. | Open Subtitles | وفجأة جعلني أتّجه إلى مطعمك، وأخبرني بأنه يحقق بشأنك. |
| Fahişelere verilen bozuk malları araştırıyordu. | Open Subtitles | إنه يحقق في بضاعة فاسدة تلقي على العاهرات |
| Adam bir komployu araştırıyordu. - Buna izin veremezler. | Open Subtitles | كان الرجل يحقق في مؤامرة، لا يمكنهم أن يدعوا ذلك يحصل. |
| Siyasetçilerin seçilme sebebi de ulusal çıkarları ve yerli halkın ilgi alanlarını aramak, bulmak ve bu sayede gücü elde tutmaktır. | TED | هذا ما يحقق انتخاب الساسة: أن تسعي و تفوز وتحتفظ بالسلطة خلال تحقيق المصالح المحلية أو القومية في أحسن حال. |
| FBI neden bize haber vermeden bir deniz albayını soruşturuyor? | Open Subtitles | لماذا يحقق الفيدراليون مع نقيب بحري بدون إعلامنا يا (فورنيل)؟ |
| Chevalley, senin ihtiyacın olan bireysel ilgilerini, belirsiz kamusal ideallerle harmanlamakta başarılı olan biri. | Open Subtitles | إنالرجلالذيتحتاجه.. يجب أن يعرف كيف يحقق التوافق بين رغباته الشخصية، واهتمامات الشعب |
| Hikaye 1941 yılında Los Angeles'da bir cinayeti araştıran Japon-Amerikan detektifle ilgili. | TED | وبالتالي فهي قصة عن محقق ياباني أمريكي في لوس أنجليس عام 1941 يحقق في جريمة. |
| Listenin zirvesindeki kişi, titanyumdan yapılma, elmasla süslenmiş Rolex kazanıyor. | Open Subtitles | وأعلى شخص يحقق الأرباح يحصل على ساعة "رولكس" من التيتانيوم ومرصعة بالماس |
| Bu hala onun Ray Penbar'ın araştırdığı kişilerle ilgilendiği anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل يعني هذا أنه ما زال يحقق بشأن الذين كان ري بينبر يراقبهم؟ |
| Genellikle altı ayın sonunda en çok parayı getiren işe alınırdı. | Open Subtitles | من يحقق أكبر مبلغ من المال بعد ستة أشهر، يوظف عادتا |
| Bunu başarmak için, çok sıkı çalışıyor ve önüne çıkan her engelin üstesinden geliyor. | Open Subtitles | انه يبذل جهده لكي يتخطى كل العقبات لكي يحقق حلمه |
| Onu soruşturan her polisin sevdiklerini öldürüyor. | Open Subtitles | والقتل وأحبائهم في أي شرطي الذي يحقق له. |
| Millet, soruşturmamızı Ray Penbar'ın soruşturduğu aileler üzerinde yoğunlaştıracağız. | Open Subtitles | إلى الجميع ، سنركز تحقيقنا على العائلات التي كان يحقق في أمرها راي بنبار |
| Kendi başına bir patlağı araştırıyormuş. | Open Subtitles | كان يحقق في وافدة خارقة جديدة بنفسه |
| Alan iki polisi soruşturuyordu. | Open Subtitles | بل كان يحقق في أمر شرطيين فاسدين |