| Kendisi olamayınca gerçek kahramanların çocuklarını yargılıyor demek. | Open Subtitles | لا يمكنه أن يفعل ذلك يعتقد الآن أنّ بإمكانه أن يحكم على بعض أطفال الأبطال الحقيقين |
| Şimdi, Minos, bir alt çembere göndererek lanetlileri yargılıyor. | Open Subtitles | و الآن,مينوس هو الذي يحكم على الملعونين يرسلهم إلى دوائرهم تحت |
| Tatlım kimse kimsenin ninesini yargılamıyor. | Open Subtitles | عزيزتي, لا احد: يحكم على جدة اي شخص. |
| O ben yargılamıyor. | Open Subtitles | إنه لا يحكم على أفعالي |
| Sanatçıları dar görüşlülüğe, orta dereceliliğe ve hatalı davranışlar yapmaya mahkum eder. | Open Subtitles | والذي يحكم على الفنّان بالوسطية عدم القدرة ، والمخالفة |
| Ben şimdiye kadar tanıştığın en az yargılayıcı insanım. | Open Subtitles | أنا أقل شخص يحكم على أفعال الناسقد تقابليه |
| Neden bu aralar herkes tercihlerimi yargılıyor? | Open Subtitles | نعم... لماذا الجميع يحكم على خياراتي مؤخراً؟ |
| İnsanları bu şekilde yargılıyor. | Open Subtitles | هكذا هو يحكم على الناس ؟ |
| Günahkarları sonsuza dek yanması için cehenneme mahkum eden. | Open Subtitles | يحكم على الخطاة بالحرق في الجحيم طوال الأبدية. ولكني كنت مخطئ، |
| O Hayatin temel zorluklari icin binlerce oluyu mahkum etti. | Open Subtitles | كفاح لأساسيات الحياة يحكم على الآلاف بالموت. |
| Aslında, sirkler vahşi hayvanları, ufak kafeslerde izole bir şekilde yaşamaya mahkum ediyorlar. | Open Subtitles | في جوهرها، السيرك يحكم على الحيوانات والتي بحكم طبيعتها البرية، أن تعيش في أقفاص منعزلة، وصغيرة جرداء، |
| - yargılayıcı biri değilimdir. | Open Subtitles | حسناً، أنا لست من النوع الذي يحكم على الناس |
| Çok yargılayıcı. | Open Subtitles | يحكم على الناس جدًا |
| Dixon, örneğin Teddy kadar yargılayıcı biri değil. | Open Subtitles | إن (ديكسون) ليس مثل (تيدي) إنه . ليس شاباً يحكم على الأمور |