| Bu gördüğünüz dağın tepesinde, sisle kaplı kar sınırının üzerinde kaçak John Rambo saklanıyor. | Open Subtitles | فى مكان ما فى هذا الجبل الريفى الوعِر و إحتمال أعلى خط الثلج المحجوب فى الضباب الهارب جون رامبو يختبىء |
| Beni dinle. Galiba o manyak burada saklanıyor. | Open Subtitles | . إستمع لى , أعتقد أن هذا المعتوه يختبىء هُنا |
| Çipi Birleşik Devletler için değil de Rancor için yaptığını anlayınca onu alıp kaçtı ve saklanıyor. | Open Subtitles | عندما أكتشف إنه يصنع الرقاقة من أجل رانكور و ليس للولايات المتحدة هرب بها و هو يختبىء |
| Verringer'in yerinde niye polisten saklandığını bilmemi istemiyor. | Open Subtitles | هو لا يريدني أن أعرف بأنه يختبىء هناك |
| - Yani o köprünün altında saklandığı...? | Open Subtitles | هل تقصد أنه يختبىء هناك تحت نفس الجسر000؟ |
| O, İspanyol'la odaya girdiğinde, dolapta saklanıyordu. | Open Subtitles | كان يختبىء في الحجره عندما .ذهبت إليها مع الأسباني |
| Belki de şu anda saklanmış bana komplo kurmak istiyordur. | Open Subtitles | ربّما كان يختبىء الآن، و يريد تضييق الخناق عليّ. |
| İşte burdasın. Bu adamı ormanda saklanırken bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا هذا الرجل يختبىء فى الخشب |
| Aslında göz önünde saklanıyormuş. | Open Subtitles | الرجل كان يختبىء في مرمى البصر، |
| Cesur Savaşçı Yaşlı Tanrıların kurallarının arkasına saklanıyor. | Open Subtitles | المقاتل الشجاع يختبىء وراء قواعد الآلهه الكبيرة |
| 12.000 Kırmızı Ceketli'den kaçıp saklanıyor. | Open Subtitles | إنه يركض و يختبىء من 12000 جندى بريطانى. |
| Dur tahmin edeyim, sizin küçük turnuvanızda saklanıyor. | Open Subtitles | دعيني أخمن، إنه يختبىء في مسابقتك الصغيرة السرّية. أترين، هذا صحيح. |
| Herkesin dikkatli olsun, şüpheli dar yollarda saklanıyor olabilir. | Open Subtitles | أنتباه لجميع الضباط المشتبه به ربما يختبىء في الطرق الصغيرة |
| Gölgelerde saklanıyor. Fazla dikkat çekmiyor. | Open Subtitles | إنه يختبىء في الظلال، ولا يجذب الكثير من الانتباه أبداً |
| Üst kattaki dolapta saklanıyor." | Open Subtitles | إنه يختبىء في الطابق العلوي في الحجرة |
| Yine de büyük bir yer. Herhangi bir yerde saklanıyor olabilir. | Open Subtitles | انه مكان كبير , اعتقد انه ربما يختبىء فى مكانٍ ما . |
| Orada saklandığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أميل الى الاعتقاد بأنه يختبىء منى |
| O zaman bu korkağın nerede saklandığını söyle bana. | Open Subtitles | أنظر إذن أخبرني أين يختبىء الجبان |
| Polis, Stampler'ı saklandığı yerden çıkarttı. | Open Subtitles | الشرطة هاجمت "ستامبلر" فى المكان الذى كان يختبىء فية خلف الكاتدرائية |
| Asılmamak için dışarıda saklanıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يختبىء بالخارج هنا حتى لايتعرض للشنق |
| Polis Katedral'in arkasında saklanmış olan Stampler'ı gördü. | Open Subtitles | الشرطة هاجمت "ستامبلر" فى المكان الذى كان يختبىء فية خلف الكاتدرائية |
| Lord Janos kadın ve çocuklarla saklanırken Jon Snow liderlik ediyordu. | Open Subtitles | بينما كان اللورد "جانوس" يختبىء مع النساء والأطفال جون سنو" كان يقود" |
| Vishram Bhagat'ın evinde saklanıyormuş. | Open Subtitles | هو يختبىء عند فيشرام بهجت |
| Ve sen malikanede saklanan ve haftalarca şikayet dinleyen bir lider mi istiyorsun? | Open Subtitles | وأنت ؟ هل تريدون قائداً يختبىء بقصره لمدة طويلة ويتذمر منكم ؟ |
| Hop! Hop! Lavon Hayes, kimseden saklanmaz. | Open Subtitles | مهلا مهلا لافون هايز لا يختبىء من احد |
| Bazı çocukların yaptığı gibi arkana saklanmıyor. | Open Subtitles | لا يختبىء خلفك كما يفعل بعض الاطفال |