"يدعونا" - Translation from Arabic to Turkish

• çağırıyor
• davet ediyor
• izin vermezler
• sebep
• diyor
• bizi davet
• izin vermeyecekler
• davet eder

Bütün dünya bizi bu isimle çağırıyor sen neden utanıyorsun ki?
حتى يدعونا باقى العالم ايضا بهذا الاسم لماذا تخجل منه؟

Bir şey bizi çağırıyor, kainattaki yerimizi anlamak için köklerimizi keşfetmeye zorluyor.
وهو يدعونا ويدفعنا لإكتشاف أصولنا ومعرفة وضعنا بالكون

Crassus bizi Roma'nın üzerine yürümeye davet ediyor... o zaman bize karşı ordunun başına geçecek.
كراسوس يدعونا لمهاجمة روما بحيث يستطيع النزول في الميدان ضدنا

Devam et kazmaya! Silahımız olmadan, orduya katılmamıza izin vermezler.
هيا ، تابع الحفر ، لن يدعونا . نشارك اذا لم نحصل على اسلحة

Kendisine ya da toplumdan birine karşı tehlikeli olması için bir sebep göremiyorum.
أنا لا أرى أن هناك سبب يدعونا لإعتباره خطرا على نفسه أو أى عضو من المجتمع

Federal Orman Hizmetleri çalışanları. Eko-teröristler bize böyle diyor.
جهاز خدمة الغابات إنه الإسم الذى يدعونا به إرهابيو البيئة

Olanlara rağmen Tim ile Peter'ın bizi davet etmesi ne hoş, değil mi?
أليس هذا لطيفا أن يدعونا تيم و بيتر للخارج بالرغم من كل الأمور التى حصلت؟

Kral olarak taç giymediğin sürece Wellspring'e gitmemize izin vermeyecekler.
لن يدعونا ندخل إلى وايت سباير حتى يتم تويجك كملك

Zabit bizi çağırıyor.
أسرِع فالربّان يدعونا إلى الإجتماع هيابنا

Şimdi diyorum İlyas geldi... bizi Ürdün'ün sularında bağışlanmaya çağırıyor.
الآن أقول أن إيليا لم يأت بعد ... يدعونا إلى الخلاص في مياه الأردن.

Bahr yuvamıza çağırıyor bizi.
البحر يدعونا للوطن

İmparator, kederimizi sunmaya davet ediyor, inandığımızı sunmaya.
الإمبراطور يدعونا لنقدم أساس عقيدتنا، لنقدم ما نؤمن به.

- Onlara kendim bakarım. Dedektif Bell ATF tarafından yapılacak bilgilendirmeye bizi davet ediyor.
يجب أن اتخذهم بنفسي. محقق بيل يدعونا إلى اجتماع يقدمه مكتب المكافحة.

İngilizler silahlarla talim yapmamıza izin vermezler, onun için biz de taşlarla yapıyoruz.
الإنجليز لن يدعونا نتدرب بالسلاح, لذا فسنفعلها بالأحجار.

Onu kurcalayıp, üzerinde kimyasal testler yapmamıza izin vermezler.
لن يدعونا نقوم بذلك هناك ونجري عليها فحوصاً كيميائية.

Şu an derecenin yükselmesi için bir sebep görmüyoruz.
في الوقت الحالي، لا نرى أي سبب يدعونا إلى الإعلان عن ارتفاع مستوى التسرّب مستقبلاً

Jim'in Sam'in bedenine girdiğini gördüğü için bize hırsız diyor.
ولذلك يدعونا لصوص لأنه رأى جيم يَدْخل جسد سام

Buradan çıkmamıza izin vermeyecekler. Onları uğraştıralım.
لن يدعونا نخرج من هنا، سنجعلهم يستحقون هذا

Tekrar, bizi müziğe aktif birer katılımcı olarak davet eder, pasif bir dinleyici olarak değil.
التكرار يدعونا الى الموسيقى كمشاركة تخيلية عوض الاستماع السلبي.