| Babası ofisteyken, çocuk sprey boya yapılmasını izliyor. | Open Subtitles | بينما كان الأب في المكتب كان الطفل يراقبهم يرشون الجدار |
| Babası ofisteyken, çocuk sprey boya yapılmasını izliyor. | Open Subtitles | بينما كان الأب في المكتب كان الطفل يراقبهم يرشون الجدار |
| Eşim içeride, onları izliyor. | Open Subtitles | زوجى هناك الآن يراقبهم |
| Burada onları başka bizi gözetliyor. | Open Subtitles | ، هنا شخص آخر يراقبهم |
| Dolaşıp çalışanlara, muhasebenin onları izlediğini söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أحب القيام بجولات، ليعلم الموظفون أن قسم المحاسبة يراقبهم |
| Bunun arkasında her kim varsa, büyük ihtimalle onları gözetliyordur. | Open Subtitles | مهما يكن من وراء هذا ,فهو على الارجح يراقبهم |
| Bütün Pers ordusu onları izliyor. | Open Subtitles | -ان الجيش الفارسى باكمله يراقبهم |
| Peki Dresller'ı bu kadar yakından izliyorsa, herkesi böyle izliyor olma ihtimali nedir? | Open Subtitles | لذا إن كان يراقب (دريسلر) بهذا القرب فثمة احتمال أنه يراقبهم جميعًا؟ |
| - Onları değil, beni izliyor. | Open Subtitles | إنه لا يراقبهم بل يراقبني |
| Dr. Green onları, bir komplonun işaretlerini arayarak pencerenin arkasından izliyor olsa bile. | Open Subtitles | لقد تحدثوا على الرغم من أن الدكتور (غرين) كان يراقبهم من النافذة يبحث عن أي إشارة للمؤامرة كانت (كيلي) تثق بالمرأة الكبيرة |
| - Biri onları mı izlemiş? - Hala da izliyor. | Open Subtitles | -شخص ما كان يراقبهم |
| Onu izliyor. | Open Subtitles | إنّه يراقبهم. |
| Herkes onları izliyor. | Open Subtitles | الجميع يراقبهم |
| Hala dışarıda. Onları gözetliyor. | Open Subtitles | لازال في الخارج ، يراقبهم |
| Kızıl bir erkek, ileriden gözetliyor. | Open Subtitles | ذكرٌ أحمر يراقبهم بالجوار، |
| Çağrı Ned'in onları izlediğini biliyor muydu yani? | Open Subtitles | هل تعنى أن الدعوة كانت على علم بأن نيد يراقبهم ؟ |
| Birilerinin onları izlediğini farkına vardılar. | TED | وقد فهموا أن شخصا ما يراقبهم. |
| Mary bunu biliyordu ama onları durdurmanın, kendisini ve toplumunu korumasının tek yolunun onların yıldırma çabalarını ifşa etmek, birilerinin onları izlediğini anlamalarını sağlamak, dokunulmazlıklarını kırmak olduğunu da biliyordu. | TED | مريم تعرف ذلك, لكنها تعرف أيضا أن السبيل الوحيد لمنعهم ولحماية نفسها ومجتمعها هو فضح إرهابهم, والتأكد من فهمهم أن شخصا ما يراقبهم, وكسراعتقادهم أنهم مفلتون من العقاب . |
| Bunun arkasında her kim varsa, büyük ihtimalle onları gözetliyordur. | Open Subtitles | مهما يكن من وراء هذا ,فهو على الارجح يراقبهم |