| Ama açlık hep orada ve onu bir şekilde tatmin etmesi gerekiyor. | Open Subtitles | لكن الجوع دائما هناك، وهو يرضيه على أية حال هو يمكن أن. |
| Onu tatmin edecek başka bir şey yapmış olmalı. | Open Subtitles | لا بد انه يقوم بأمر اخر لكي يرضيه |
| Herkes üzerine düşeni doğru olarak yaptığında evliliğin tatmin edici olacağını kanıtlayan Manwaring'in yürekliliğini fazlasıyla tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل بكثير الروح الكريمة لرجل مثل (مانورينج) يقتنع بأن المرء عليه أن يفعل ما يرضيه ما دام يرى أنه صحيح |
| Eleanor Guthrie'nin kellesini koparmaktan başka şey onu tatmin etmezdi. | Open Subtitles | وكل ما يرضيه هو رأس إليانور غوثري) على طبق من ذهب) |
| - Sadece tatmin olduğu zaman durur. | Open Subtitles | -يتوقف فقط عندما يرضيه |
| -Peki bu onu tatmin edecek mi ? | Open Subtitles | هذا لن يرضيه |