| Delege olarak Ransom Stoddard'a destek olanlarınız ellerini kaldırsın. | Open Subtitles | من هم موافقون على ستودارد رانسم مندوبا عنهم , يرفع يده |
| Liberty Valance'ı destekleyenler ellerini kaldırsın. | Open Subtitles | من هم موافقون على ليبرتي فالنس مندوبا عنهم , يرفع يده |
| Bir kolunu daha kaldırıyor. | TED | ثم يرفع يده الأخرى, وأرفع أنا يدي الأخرى كذلك |
| Bana yalnızca iki kez el kaldırdı. İkisinde de içkiliydi. Ayrıca sevdalı bir ifadeyle ve şefkat dolu sözlerle yaptı. | Open Subtitles | ولم يرفع يدًا عليّ إلّا مرّتيْن، وفي كلتي المرّتيْن كان مخمورًا، وفعل ذلك بكلماتٍ مُحسنةٍ وابتسامةٍ متيّمةٍ بي. |
| Üzgünüm ama ellerimizi kaldırmamız gerekecek... Soru sormadan önce el kaldırın. | Open Subtitles | إي شخص يريد أن يطرح سؤالاً عليه أن يرفع يده |
| Sevimli bir çocuk bul ve Kaslarını görebilmem için tişörtünü kaldırıp kaldıramayacağını sor? | Open Subtitles | أبحث عن شاب لطيف و أطلب منه أن يرفع قميصه لكي أرى بطنه؟ |
| Tekerlekli sandalyedeki bir adam birini nasıl su dolu tanka kaldırır? | Open Subtitles | كيف يمكن لرجل بكرسي متحرّك أن يرفع شخصاً إلى حوض مياه؟ |
| 30'larda bir polis müdürü, moral yükseltir demiş. | Open Subtitles | رئيس ما في الثلاثينات اعتقد انه كان يرفع المعنويات بوضعه الاسماء علي هذة اللوحة |
| Kapıcı kafasını televizyondan kaldırmadı bile. | Open Subtitles | . حتى البواب لم يرفع رأسه عن جهاز التلفاز خاصته |
| Şimdi de Dutton Peabody'yi destekleyenler ellerini havaya kaldırsın. | Open Subtitles | من هم موافقون على ديتون بيبودي مندوبا عنهم , يرفع يده |
| "beceriksiz, altını ıslatan, annesinin sutyenini giyen"ler elini kaldırsın. | Open Subtitles | لا أستطيع فرض ذلك عليكم من يريد أن يذهب إلى أمه, يرفع يده |
| Burada kim Earl tarafından haksız yere işten çıkarıldığı için dava edilmiyorsa elini kaldırsın. | Open Subtitles | أي شخص هُنا لا يكون مٌقاضي بالإنهاء المؤبد يرفع يده |
| O noktaya gelirse hapse girmeye hazır olanlar el kaldırsın. | Open Subtitles | وبما فى ذلك مظاهرة المعتقلين فى 1998 من مستعد أن يعتقل معى؟ أريده أن يرفع يده |
| Çok güçlü. Elli kiloluk yükü kafasının üstüne kaldırıyor. | Open Subtitles | إنه قوي للغاية، يستطيع أن يرفع مائة رطل فوق رأسه. |
| Hanuman, maymun tanrı Lakshman'ı kurtarmak için bütün bir dağı kaldırdı. | Open Subtitles | هانومان.. الإله القرد يرفع الجبل لينقذ صديقه لاكشمان |
| Ağırlığınızı kaldırın. Diğer kişiye yüklenmeyin. | Open Subtitles | .أرفع حمولتك .لا تدع الشخص الآخر يرفع حمولتك |
| Şimdi burada, blokların üzerine tırmanabilen robot görüyorsunuz, fakat aynı zamanda bu blokları kaldırıp hareket ettirebiliyor ve üzerinde bulunduğu yapıyı düzenlemeye başlayabilmektedirler. | TED | فهنا،يمكنكم رؤية آلي يمكنه تسلق قطع البناء بل أيضاً أن يرفع وينقل تلك القطع ويمكنها البدء في تعديل البناء الأصلي لها |
| Kafasına vurursun, o da savunmak için kolunu kaldırır. | Open Subtitles | عندما أضربه في رأسه، يرفع يده ليحمي نفسه. |
| Bu tarz topuklar kalçani yükseltir ve baldirlarini sekillendirir. | Open Subtitles | هذا النوع من الكعب يرفع مؤخرتك و يحدد قوامك |
| Yüzüne tekme attılar! Hakem bayrağını kaldırmadı! | Open Subtitles | لم يرفع العلم في أي جهة من الملعب كيف أخطأت ذلك؟ |
| Birinin elini kaldırdığı an hariç, kâtip söylenen her şeyi kaydedecek. | Open Subtitles | سيسجل الموظف كل كلمة تقال عدا عندما يرفع شخص ما يده |
| Pekâlâ, demek kimse elini kaldırmıyor. Sorun değil çünkü sen olduğunu biliyorum, hanımefendi. | Open Subtitles | حسناً، لم يرفع أحد يديه، فلا بأس لأنّي أعرف أنّه أنتِ يا سيّدتي، |
| Kaptana çapayı kaldırmasını söyle ve Boston limanına vardığı gibi... | Open Subtitles | أخبر القبطان ان يرفع المرساة وبمجرد ان نترك ميناء بوسطن |
| Buradan sinyal almak için anteni açmak lazım. | Open Subtitles | الهوائي يجب أن يرفع لتستطيع التحدث عبره هنا |
| hayır, Çok sevimli biridir, yüksek sesli bile konuşmaz. | Open Subtitles | لا, ابدا. انه محبوب جداً, لم يرفع صوته ابدا |
| Gerçek iletişim anlayışı arttırır ve daha ilgili ve şefkatli bir dünya yaratır. | TED | التواصل الحقيقي يرفع من الفهم ويخلق عالم أكثر عطف ورحمة. |
| Bu manzarayı değiştiren tek şey duvara işemek için ayağını kaldıran köpek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يغير الصورة هو كلب يرفع ساقه عن ذلك الجدار |