| Bu videoda hoşuma giden şey ise burada ilk kez beraber dans ediyor olmaları. Çok kuvvetli bir leadi (yönlendirme rolü) vardı. | TED | الآن ما يعجبني في هذا الفيديو هو أنه في واقع الأمر يعرضهما هما يرقصان معا لأول مرة .. بسبب قيادته. كان لديه قيادة قوية. |
| Şuradakinde sanki iki cin dans ediyor. | Open Subtitles | و تلك تشبه قزمين يرقصان |
| Belki eskiden. Jenkins ikisini bir lokalde dans ederken görmüş | Open Subtitles | ربما تلك كانت عادته، ولكن جينكنز شاهدهم سويا يرقصان طوال الليل |
| Memnun olduk. İki kızım daha var ama onlar dans ediyorlar. | Open Subtitles | تسعدنا رؤيتك لدي بنتين آخرتين، لكنهما يرقصان بالفعل |
| Ya da, diğer bir deyişle, bir müzik süresince iki güzel kadının aynı anda dans etmesi. | Open Subtitles | أو العكس، سيدتان رائعتان يرقصان معاً، لمدة اغنية كاملة |
| Biramı bitirdiğimde hala dans ediyorlardı. | Open Subtitles | غادرت الحانة، بينما هم مازالا يرقصان |
| Gözlerinde tutkuyla dans etmelerini izledim ama hep böyle olmadıklarını biliyorum. | Open Subtitles | كنت أراقبهما وهما يرقصان وفي عينيهما الحبّ ولكنني أعرف أنهما لم يكونا كذلك دوماً |
| Aynı anda, hemen yakındaki bir restoranın terasında rüzgar masa örtüsünün üzerindeki bardakları dans ettiriyordu. | Open Subtitles | في تلك اللحظة و على شرفة مطعم في مكان قريب جعلت الريح بطريقة ساحرة كأسين يرقصان بدون ان يلاحظهما احد على مفرش المائدة |
| Zihnim ve bedenim dans ediyor. | Open Subtitles | عقلي وجسدي يرقصان |
| Zihnim ve bedenim dans ediyor. | Open Subtitles | عقلي وجسدي يرقصان |
| Zihnim ve bedenim dans ediyor. | Open Subtitles | عقلي وجسدي يرقصان |
| Zihnim ve bedenim dans ediyor. | Open Subtitles | عقلي وجسدي يرقصان |
| Baksana iki kız dans ediyor. | Open Subtitles | شاهدوا هذا... حسناوات يرقصان. |
| Ve onları cuma günündeki karşılama partisinde dans ederken göreceksin. | Open Subtitles | سوف يرقصان معاً فى حفله الترحيب يوم الجمعه القادم |
| Onları romantik bir şekilde dans ederken yakaladıktan sonra Talon'da kaldım. | Open Subtitles | بعدما رأيتهما يرقصان بمتعه قررت البقاء في تالون |
| O odada babamı tutuş şekli ve sallanış şekli ve onlar dans ederken annem gözlerini kapamıştı. | Open Subtitles | الطريقة التي حضنت فيها أبي، في تلك الغرفة الطريقة التي رقصا فيها أغلقت أمي عينيها وهما يرقصان |
| Memnun olduk. İki kızım daha var ama onlar dans ediyorlar. | Open Subtitles | تسعدنا رؤيتك لدي بنتين آخرتين، لكنهما يرقصان بالفعل |
| Tek bir molekülde iki kuantum dolanık elektron zarif bir şekilde dans ediyorlar, kuşların uçtuğu alana duyarlı Dünya'nın manyetik alanında. | TED | إلكترونان في حالة تشابك كمي داخل جزيء واحد يرقصان رقصة رقيقة ذلك أمر حساس جداً لاتجاه تحرك الطيور داخل المجال المغناطيسي للأرض. |
| dans ediyorlar, dans ediyorlar, dans ediyorlar. | Open Subtitles | يرقصان و يرقصان و يرقصان |
| Kimse etrafta yokken, Brittany ve Mike'ın sadece eğlencesine dans etmesi demektir. | Open Subtitles | و(بريتني) و(مايك) يرقصان فقط لأجل المتعة عندما لا يكون أي أحد بالجوار. |
| Hâlâ dans ediyorlardı. | Open Subtitles | وكانا لا يزالا يرقصان |
| dans ediyorlardı. | Open Subtitles | ... و يرقصان ... |
| Yoksa onların dans etmelerini seyrederken mi? | Open Subtitles | أو مشاهدتهما يرقصان معاً |
| Aynı anda, hemen yakındaki bir restoranın terasında rüzgar masa örtüsünün üzerindeki bardakları dans ettiriyordu. | Open Subtitles | في تلك اللحظة و على شرفة مطعم في مكان قريب جعلت الريح بطريقة ساحرة كأسين يرقصان بدون ان يلاحظهما احد على مفرش المائدة |