| Spor dersi kaldırıldığı zaman kimse gözünü kırpmadı bu okulda. | Open Subtitles | عندما اُلغيت التربية البدنية اليومية من هذه المدرسة لم يرمش أحدٌ بعين |
| Anlaşmadan bahsettiğimde gözünü bile kırpmadı. | Open Subtitles | بل إنّه لمْ يرمش له طرفٌ حينما ذكرت عقد الشيطان |
| Şu tuhaf herif bir kez gözünü kırptı. | Open Subtitles | ذلك الرجل الغريب لم يرمش أبداً |
| Kırpıyor. Çok hafif. Bir daha yap! | Open Subtitles | انه يرمش, فقط بالكاد, افعلها مجددا, انظروا |
| İnsanların kafataslarının içine gözümü kırpmadan bütün gün elimi sokuyorum. | Open Subtitles | أنا أغرس يدي في جماجم الناس كل يوم ولم يرمش لي جفن |
| Blöf yaptığında, göz kapaklarını kız gibi kırpıştırıyor | Open Subtitles | إنه يرمش بجفونه كفتاة، هذا ما يفعله. ادخلوا جميعا. |
| Her zaman birisinin sana Göz kırptığını sanıyorsun zaten. | Open Subtitles | دائما ً ما تظن أن أحدهم يرمش إليك |
| Adam göz kırpmıyor anne. Adam göz kırpmıyor. | Open Subtitles | - الرجل لا يرمش يا امي لا يرمش |
| Motosiklet ona geldiğinde gözünü dahi kırpmadı. | Open Subtitles | هو حتى لم يرمش عندما هاجمته تلك الدراجة |
| Gözünü bile kırpmadı. İşte yanında olduğun adam böyle biri. | Open Subtitles | -ولم يرمش له جفن حتىّ، هذا من تعملين معه |
| Bir de adam hiç göz kırpmadı. | Open Subtitles | و أيضاً ؟ ذلك الرجل لم يرمش مطلقا |
| "Dükkân sahibi sürekli bana dik dik baktı ve bir kez olsun gözünü kırpmadı." | Open Subtitles | حدّق المالك بي مُعظم الوقت و لم يرمش" "لمرّة |
| Tommy, gözünü dahi kırpmadı. Güven bana, haberi vardı. | Open Subtitles | (تومي)، إنّه لم يرمش ثق بي، كان على علمٍ مسبق |
| Bize göz mü kırptı sence? | Open Subtitles | هل بدا وكأنه يرمش لنا؟ |
| - Gözlerini kırptı! | Open Subtitles | أوه، كان أول من يرمش عينيه! |
| Göz kırptı. | Open Subtitles | إنه يرمش |
| Kırpıyor mu? Emin değilim. | Open Subtitles | هل هو يرمش, انا لا استطيع القول |
| Göz mü Kırpıyor gözünü mü kırpıştırıyor anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أدري إن كان يرمش أم يغمز بعينه |
| O olaydan sonra, gözünü bile kırpmadan dört Sandstorm ameliyatı geçirdi. | Open Subtitles | بعد ذلك ، قام بالقضاء على أربعة عُملاء للمُنظمة بدون أن يرمش له طرف عين |
| Gözünü bile kırpmadan tetiği çekti ve çekip gitti. | Open Subtitles | سحب الزناد دون .أن يرمش ثم ذهب |
| Ben de motorunu alıp... Neyse susayım, babam gözlerini kırpıştırıyor bile. | Open Subtitles | لذا أخدت دراجته وكنت سأكمل القصة لكن أبي يرمش بعينيه كثيراً من الآن. |
| Göz kırptığını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيته يرمش |
| Göz kırptığını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيته يرمش |
| Göz kırpmıyor ama bu sefer de parmağını tıklatıyor. | Open Subtitles | -إنّه لا يرمش ، |