| Umarım polenin etkisi, bu adamları yıkamak zorunda kalmadan geçer. | Open Subtitles | آمل أن يزول تأثير غبار الطلع قبل أن نبدأ بغسل هؤلاء الأشخاص |
| Sakinleştiricinin etkisi geçene kadar pek bir şey yapamayız. | Open Subtitles | لن نستطيع معرفة الكثير حتى يزول تأثير المخدر |
| Kanında her ne varsa etkisi geçmeden hemen şunu imzala. | Open Subtitles | أريدك أن توقعها الآن قبل أن يزول تأثير ما تعاطيته أي كان |
| Dün gece NZT'min etkisi geçmeden önce onları tanımakla vakit harcadım. | Open Subtitles | البارحة وقبل أن يزول تأثير العقار، قضيت وقتًا مليًّا في التعرف عليهم جميعًا. |
| Bak, hapımın etkisi geçmeden önce bayağı konuştuk ve sanırım onun masum olduğunu kanıtlayabilirim ve bunu onun yapmadığını da. | Open Subtitles | انصتي، قبلما يزول تأثير العقار تحدثت معه كثيرًا، وأظنني أستطيع إثبات براءته |
| Kanında her ne varsa etkisi geçmeden hemen şunu imzala. | Open Subtitles | أريدك أن توقع على هذا الآن قبل أن يزول تأثير ما يجري في دمائك |
| Ketamin tedavisinin etkisi azalıyor olabilir. İki ay oldu. | Open Subtitles | يمكن أن يزول تأثير علاج الكيتامين |
| NZT'nin etkisi geçmeden yemeğe gidersin. | Open Subtitles | اظهر قليلاً من مهاراتك على العشاء "قبلما يزول تأثير الـ "إن زي تي |
| NZT'nin etkisi geçmeden yemeğe gidersin. | Open Subtitles | اظهر قليلاً من مهاراتك على العشاء "قبلما يزول تأثير الـ "إن زي تي |
| Bunu aldığım andan itibaren oraya gidip, içeri girdikten sonra Piper'o bulup, dozun etkisi geçmeden onunla birlikte oradan kaçmak için 12 saatim olacak. | Open Subtitles | من اللحظة التي اخذ هذه يكون لدي 12 ساعة لاصل هناك احصل علي تأشيرة دخول و اجد بايبر ومن ثم اخرج معها قبل ان يزول تأثير الجرعة |
| Asil bir vampir ölünce, etkisi kalkar. | Open Subtitles | بمجرد أنّ يموت (مصاصين الدماء) الأصليين، يزول تأثير الأستحواذ الذهني لهم |
| Mike ile Ike hapın etkisi altında değilken beni izlemiyor. | Open Subtitles | مايك) و(أيك) لا يتبعونني) عندما يزول تأثير العقار |