| Allenby acele etsin, yoksa o Kudüs'e varmadan biz Dera'da oluruz. | Open Subtitles | اخبر الينبى ان يسرع والا وصلنا "درّاه" قبل وصوله الى القدس |
| - acele etmezse otobüsü kaçıracak. - Vakti var. | Open Subtitles | من الأفضل أن يسرع وألا ستفوته الحافلة لديه وقت |
| Pilottan daha hızlı gitmesini rica ettim. | Open Subtitles | كنتُ قد طلبت من الطيار أن يسرع في الطيران |
| Vera hızlı hareket ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | بار تّوقّف اصبح اسرع أعرف بالفعل, حبيبتي أعرف أنّه يسرع |
| Dansa davet alacaksam bari federaller çabuk olsa. | Open Subtitles | إذا تلقيت دعوة للرقص أتمنى أن يسرع الفيدراليون |
| Ama gittikçe Hızlanıyor ve ben o treni kaçırmaktan çok koruyorum. | Open Subtitles | لكنّه يسرع ويسرع وأنا خائف أنني سأفوّته. |
| Tesis naquadria çekirdeğinden güç çekmeye başladı bile, ...bu da işleri oldukça hızlandırdı. | Open Subtitles | حسناً المنشأه تسحب طاقه بالفعل من نواه النكوادريا وهذا يسرع الأمر بكثير |
| Rosa, gringoya acele etmesini söyle. Evim keşmekeş içinde. | Open Subtitles | روزا، أخبري الغرينغو أن يسرع منزلي في حالة فوضى |
| Winchell acele etmeli. Top oyuna girince saat çalışmaya başlayacak. | Open Subtitles | يجب أن يسرع وينشيل ستبدأ الساعة عندما تقذف الكرة |
| Tüm metali yakalamak için acele etmeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا أن نجعل فتى المعادن الكامله يسرع في عمله |
| Neden hiç birşey söylemiyor, acele etmesi gerek yoksa şüphelenecek. | Open Subtitles | لماذا لم يقل شيئاً ، عليه أن يسرع وإلا ستشك بالأمر؟ |
| Neden hiç birşey söylemiyor, acele etmesi gerek yoksa şüphelenecek. | Open Subtitles | لماذا لم يقل شيئاً ، عليه أن يسرع وإلا ستشك بالأمر؟ |
| Belki biri işini böldü. O da işini bitirmek için acele etti. | Open Subtitles | ربّما أحدهم قد قاطعه لذا كان عليه أن يسرع في الإنتهاء. |
| Üstlerinden her geçişimde, ayı daha da hızlı yemeye, başlıyordu ve bedenin üstüne, daha da kapanıyordu. | Open Subtitles | وخلال كل عودة لي له كان يسرع في التهام طعامه ويجثم بقوة على الهيكل الصدري للضحية |
| Başka bir fikrim var. Bu lanet araba daha hızlı gidemez mi? Geliyorlar! | Open Subtitles | إسمع ، لدي خطة ثانية ألا يمكنكَ أن تجعل هذا الشيء يسرع ؟ هاهم قادمون |
| İddiaya girerim ki en başta yavaş sonra hızlı sonra tekrar yavaş gidip geliyordur. | Open Subtitles | أظن أنه يبدأ ببط، ومن ثم يسرع ومن ثم ببطء مجدداً |
| Biriniz elini çabuk tutup şunu beceremez mi? | Open Subtitles | هل من أحد هُنا يسرع و يغتصب هذا الرجل، الآن؟ |
| çabuk gelmesini söyledim çünkü orası çökecekti. Kurtarmayı kabul ettim! Ama o nerede? | Open Subtitles | قلت عليه أن يسرع لأنه سينهار و وافقت على إنقاذ ، لكن أين هو ؟ |
| - Hızlanıyor. - Bu adamları tanıyoruz. | Open Subtitles | انه يسرع الامر - نحن نعرف الاحتمالات - |
| Ama kafein bu süreci gerçekten hızlandırdı. | Open Subtitles | نعم لكن الكافيين يسرع الأمور حقاً |
| Demek istediğim, kalp atışlarımı hızlandıran seslerden hoşlanırım. | Open Subtitles | ما أعنيه أنني, أحب الأصوات التي تجعل قلبي يسرع نبضه. |
| Arabasına atlar ve dolaşır telsizinden 911 çağrılarını dinler ve hız limitlerini aşardık. | Open Subtitles | كان يركب في سيارته و يتنظر مكالمات الاستغائة و يسرع هل سبق و كنت في مسرح جريمة مباشرة بعد حدوثها ؟ |
| Buzların erimesiyle oluşan sular denize karışıp erimeyi hızlandırıyor. | Open Subtitles | تنساب مياه الذوبان من الأرض لتختلط بالبحر مما يسرع من ذوبان القشرة الجليدية فوق البحر |
| İşleri hızlandırır. | Open Subtitles | شخص الذي بوسعه أن يسرع الأمور. |
| İnsanlarımızın konumumuzu bulmasını sağlayıp hızlandırması için mi? | Open Subtitles | والتى تعطي موقعنا للناس, مما يسرع الانقاذ؟ ماذا؟ |
| Bu icat, grip aşıları hazırlanış şeklini büyük oranda hızlandıracak ve muhtemelen binlerce hayat kurtaracak. | TED | مما يسرع الطريقة التي يُنتج فيها لقاح الإنفلونزا. مما سيحفظ الآف الأرواح. |