| Bir dakika. Sen ayıyla konuşurken benim odada bulunmam yasak. | Open Subtitles | لحظة ، لا يسمح بتواجدي بالغرفة بينما تتحدث مع الدب |
| Batılı ve Hıristiyan birinin yanıma yaklaşmasına bile izin vermez. | Open Subtitles | لن يسمح أبداً لغربي و مسيحي ليكون بالقرب من أخته. |
| Çünkü Afrika'da olan bitene seyirci kalamayız, ve dürüst olmak gerekirse, tüm olanların başka bir yerde olmasına asla müsaade edilmezdi. | TED | لأنه لامجال بالنظر لما يحدث في أفريقيا، وإذا كنا صادقين، نخلص الي انه لن يسمح مطلقاً بحدوث ذلك في مكان آخر. |
| Sadece Japon halkı ve özel izni olanlar geçmek için izinlidir. | Open Subtitles | اليابانيون فقط وبتصاريح خاصه هم من يسمح لهم بالدخول الي هنا |
| Evet, Buraya taşınayım. Senin tuvaleti kullanmana bile izin vermiyor. | Open Subtitles | أجل، سأنتقل للعيش معه، إنه لا يسمح لك بإستعمال الحمّام |
| Kaderim şansımı beklememe izin vermedi, şansım da bana yeteri kadar kader vermedi. | Open Subtitles | ايماني لم يسمح لي بالانتظار لحلول فرصة و الفرصة لم تعطيني ايماناً كافياً |
| Bu yüzden, bir sonraki beş yıl boyunca erkek olarak giyindim artık tek başına dışarıda bulunması yasak olan ablama eşlik edebilmek için, gizli bir okula. | TED | لذا في الخمس سنوات التالية لإحتلال طالبان لأفغانستان ، كنت ألبس كالأولاد لمرافقة أختي الكبيره التي لم يعد يسمح لها بالخروج وحدها ،كنت أرافقها لمدرسه سريه |
| 12 yıl önce kaldırım kafelerinin yasak olduğu yerlerde, şimdi her yer kafe. | TED | قبل 12 عاما، لم يسمح بمقاهي الرصيف، وهي الآن في كل مكان. |
| Büyük yük arabalarının dokuzuncu saate kadar şehre girmesi yasak, ama yine de sokaklar çok kalabalık. | TED | لا يسمح للعربات الكبيرة الدخول إلى المدينة إلا بعد الساعة التاسعة ولكن الشوارع تكون مازالت ممتلئة. |
| Ama onu canlı olarak ele geçirmeme kesinlikle izin vermez. | Open Subtitles | على الرغم من أنّه لن يسمح لي أن أتركه حياً. |
| Yanında bir adamım var. Bir şey olmasına izin vermez. | Open Subtitles | لقد وضعت حارساً معه لن يسمح بحدوث أي شيء سيىء |
| Ayrıca başkan yardımcısı süre aşımı yapılmasına asla izin vermez. | Open Subtitles | ولن يسمح نائب الرئيس بمماطلة من أي نوع في المجلس |
| ...serbestçe dolaşmaya müsaade eden yasa tasarısını... "...bir kez daha vetoya karar verdi." | Open Subtitles | مشروع القانون الذي من شأنه أن يسمح بأكثر من مليونين ونصف من المهاجرين |
| Tanrı onun başına böyle bir şey gelmesine nasıl müsaade eder anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم وحسب لمَ الرب يسمح لشيء مثل ذلك بالحدوث له |
| Sayın Yargıç, bunların tapınaklarının kapısındaki dilencilere girme izni var mı? | Open Subtitles | ..سيدي ، الشحاذين خارج المعبد لا يسمح لهم بدخوله ، أبداً |
| Evet, Buraya taşınayım. Senin tuvaleti kullanmana bile izin vermiyor. | Open Subtitles | أجل، سأنتقل للعيش معه، إنه لا يسمح لك بإستعمال الحمّام |
| Babam tek başıma koleje gitmeme bile izin vermedi. 1 aylık Avrupa turuna... | Open Subtitles | ابى لن يسمح لي بالذهاب إلى الكليّة لوحدى سوف يسمح لي بالذهاب بعيدا |
| Bunlar bundan sonra ne olacağı hakkında tahmin yapmamızı sağlayacak. | Open Subtitles | لذلك ربما يسمح ذلك لنا بتوقع ما سيحدث في المستقبل. |
| Bagaj vagonunda kimsenin seyahat etmesine izin verilmiyor. Burgess'in kendisi de koruma olarak orada. | Open Subtitles | لم يعد يسمح لأحد بركوب مقطورة الأمتعة بورغيس بنفسه هو الحارس |
| George, ancak ben testleri kabul edersem kolunu tedavi ettireceğini söyledi. | Open Subtitles | جورج لن يسمح لهم بعلاج ذراعه إذا لم أذعن للفحص الطبي |
| Üzgünüm, bayım. Vagonda seyahat etmek yasaktır. | Open Subtitles | آسف سيدي، لا يسمح لأحد بالركوب في المقطورة |
| Özür dilerim benim özel iznim olmadan kimse kayıt odasına giremez. | Open Subtitles | معذرة لا يسمح لأحد بالدخول إلى غرفة التأثيرات من دون إذني |
| Evet, büyükbabam asla izin vermezdi. Çok tehlikeli olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | نعم، جدي ماكان يسمح لنا ابداً قال أنه خطر جدا |
| Çoğunlukla özel şirketler olan patent sahiplerine, genlerin araştırılmasını bloke etme hakkı vererek hastalara zarar verebiliyordu. | TED | مما يسمح لحاملي براءة الإختراع وهم في العادة شركات خاصة أن يغلقوا مجال الجينوم البشري مما يضر بالمرضى |
| Bu hatayı yapma. Moloc bunun devam etmesine izin vermeyecek. | Open Subtitles | لاترتكبي هذه الغلطة مولّك , لن يسمح لهذا أن يستمر |
| Konuşamayan engelli insanların doğala benzeyen bir sesle konuşmasını sağlıyor. | Open Subtitles | يسمح للأشخاص المعاقين الذين لا يستطيعون التحدث بالكلام بطريقة طبيعية. |