Toplum için tehdit oluşturmaktadır ve kefalet talebi kabul edilmemelidir. | Open Subtitles | يشكّل التهديد إلى الجمهور ويجب أن ينكر كفالة. |
Yapma, adam kafadan sakat zaten. Hiç bir bok bildiği yok, bir tehdit bile değil... | Open Subtitles | بربك ، إن الرجل مريض عقلياً ، إنه لا يعلم أي شيء ، انه لا يشكّل تهديداً |
İnsana benzer makineleri zamanda geri yollayıp ona karşı tehdit oluşturan herkesi etkisiz hale getiriyor. | Open Subtitles | يُرسل آليّين على هيئة بشريّة عبر الزمن، لتصفية أيّ أحد يشكّل تهديداً |
Kısaca, yaptığın bir şey, senin kişiliğini oluşturmuyor. | TED | ولكن ببساطة، شيء قمت بفعله ليس بالضرورة أن يشكّل مجمل من تكون. |
Endişelenmene gerek yok. O bir tehdit oluşturmuyor. | Open Subtitles | اسمع ، لا داعي للقلق إنه لا يشكّل تهديداً |
Kabul edelim, tahminimizden daha büyük bir tehdit. | Open Subtitles | أعتقد أنّ علينا إدراك أنّه يشكّل تهديداً أكثر ممّا تصوّرناه |
Arkadaşların için tehdit unsuru olan herkesin icabına baktın. | Open Subtitles | تخلّصتَ من كلّ من يشكّل خطراً على أصدقائكَ |
Cinayet döngüsü bittiğine göre şimdilik kimse için tehdit arz etmiyor. | Open Subtitles | فهو لا يشكّل خطراً على أيّ أحد في الوقت الراهن بعد انتهاء دورة قتله |
Bir hasta tehdit savuruyorsa bu konuda daima endişelenmelisiniz. | Open Subtitles | مريض يشكّل تهديداً ينبغي عليكما الإهتمام دائماً |
Kitabı milli güvenlikleri için tehdit görüyorlardı. | Open Subtitles | ظنّوا أن الكتاب كان يشكّل تهديداً لأمنهم القومي. |
Ordumuz dağılmış, nükleer silahlarımıza el koyulmuşken Pakistan'ın elinde şimdi bu kasabın geri dönmesini sağlamak için yeterli bir tehdit oluşturacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | مع تمزق قواتنا المسلحه,سوف يستولي على الاسلحه النوويه باكستان ليس لديه الآن أي شي من شأنه أن يشكّل رادعًا لهذا الجزار |
Bu yasa tasarısı, internet kullanan her bireyin ifade ve medeni haklarına ciddi tehdit oluşturmaktadır. | Open Subtitles | مشروع القانون هذا يشكّل تهديدًا جادًا لحرية التعبير و الحريّات المدنية لكلّ من يستخدم الإنترنت |
Şimdi sen ortaya çıktın ve artık karşımızda bir tehdit var. | Open Subtitles | لذا المشكلة أن وجودك الآن بات يشكّل تهديدًا |
Şimdi sen ortaya çıktın ve artık karşımızda bir tehdit var. | Open Subtitles | لذا المشكلة أن وجودك الآن بات يشكّل تهديدًا |
Sen ve annemin bir konuda aynı fikirde olmanız üst düzey tehdit seviyesidir, hayırdır? | Open Subtitles | حسناً، إتفاقك أنتَ وأمي على العديد من الأمور يشكّل تهديداً، إذن ما الأمر؟ |
Kimseye karşı tehdit oluşturmuyor sayın yargıç. | Open Subtitles | هو لا يشكّل تهديد إلى أي واحد، شرفك... |
O bana bir tehlike oluşturmuyor. | Open Subtitles | -أنه لا يشكّل خطراً عليّ -أنه وحش! |