| İnanılmaz. lt l gibi zaten onunla bir aşağılık kompleksi yok değil. | Open Subtitles | هذا لا يصدّق . ليس كأنني لا أملك عقدة نقص منه بالفعل |
| Çok güzel değil mi? Ama oldukça da inanılmaz. | TED | إنّها جميلة، أليس كذلك؟ الأمر لا يصدّق. |
| Ona bakamıyor bile, bu demektir ki onun söylediklerinin bir kelimesine inanmıyor. | Open Subtitles | إنّه حتّى لا ينظر إليها، ممّا يعني أنّه لا يصدّق كلمة تقولها. |
| Önceki hayatımdan ilk ke vazgeçtiğimde... Kimseler temiz olduğuma inanmadı. | Open Subtitles | في بادئ الأمر عندما تخلّيت عن حياتي السابقة لم يصدّق أحداً أنّي نظيفة |
| Tabii ki o DNA zırvalığına inanmaz. Ben programda bunu detaylıca anlattım. | Open Subtitles | بالطبع إنّه لا يصدّق الحمض النووي الذي قدّمته بمناعة في القضيّة |
| İnanılır gibi değil! Çok uygun görünüyor. | Open Subtitles | هذا لا يصدّق أظن بأنّ هذا يبدو أمراً طبيعياً جداً |
| Vay canına! Tıpkı canlı insan gibi. İnanılmaz. | Open Subtitles | يا للروعة، يبدو حقيقياً جداً هذا لا يصدّق |
| Bazı şeyler hayal edemeyeceğin kadar inanılmaz olabilir. | Open Subtitles | شئ لا يصدّق أكثر من أي شئ مما يمكنك تخيّله |
| Ve inanılmaz bir şekilde, bu bağışlar bu yönetim tarafından talep edilmedi. | Open Subtitles | وبشكل لا يصدّق تلك الأموال لم تقم هذه الإدارة بجمعها |
| Ve de inanılmaz şekilde güçlü. İki metre ve 135 kilo. | Open Subtitles | وقويّة بشكل لا يصدّق حوالي 6.8 متر و 300 باوند |
| İçki yasağı zamanında burasını kesin geçit... olarak kullanmışlardır. Bu inanılmaz, değil mi ? | Open Subtitles | ربّما تستخدم هذه الأنفاق للتحرّك خلال الحظر إنه أمر لا يصدّق ، أليس كذلك؟ |
| İnanılmaz bir matematik dahisi idi. | Open Subtitles | كان عبقريٌّ بالعمليّات الرياضيّة بشكل لا يصدّق |
| İnanmak zorunda değilsin. Zaten kimse inanmıyor. | Open Subtitles | لكن ليس عليك أن تصدّق ذلك لم يصدّق ذلك أحد على أيّة حال |
| Neden kimse seks yaptığıma inanmıyor? | Open Subtitles | لمَ لا يصدّق أيّ شخص أنني لم أقم بأيّ علاقة حميميّة أبداً؟ |
| Ama kimse sana inanmadı | Open Subtitles | تلك التي لا يصدّق روايتها أحد. |
| Bu çok saçma, yani o kitabı okuyan hiç kimse oradakinin biz olduğumuza inanmaz bile. Hadi ama. | Open Subtitles | يبدو الأمر ميئوساً منه، فأي من قرّاء الكتاب السخيف لن يصدّق أننا هكذا |
| - Evet, inanılır gibi değil. | Open Subtitles | - ذلك لا يصدّق |
| Ama bu saçmalığa artık kim inanır ki? | Open Subtitles | لكن مَن يصدّق هذا الهراء الآن؟ |
| Burada bulunan herhangi birisi, gerçekten Baltimore'da suç oranının düştüğüne inanıyor mu? | Open Subtitles | هل هناك شخص في هذه الغرفة يصدّق أن الجريمة اِنخفضت في بالتيمور ؟ |
| Muhtemelen söylediklerime hiç kimse inanmayacak. | Open Subtitles | ربما لن يصدّق كلامي أحد |
| Tanrı aşkına, bu pire torbalarının fiyatına inanamıyorum. | Open Subtitles | لخواطر السماء، لا يصدّق السعر هذه fleabags. |
| Akıl almak derecede göz korkutucuydun, Bunun yanında muhteşem, güzel değişmeyen bazı diğer şeyler. | Open Subtitles | لقد كنتِ مُخيفة بشكل لا يصدّق ناهيكِ عن كونك متألّقة , جميلة بعض الأشياء الأخرى التي لم تتغيّر |
| Üç saat önce buranın baş belası bir halde olduğuna kimse inanmazdı. | Open Subtitles | لا أحد يصدّق الفوضى التي كانت هنا قبل ثلاث ساعات. |
| Yapacak hiçbir şey yok. İnanmıyorum. Neden görmüyoruz. | Open Subtitles | ليس بيدي شيء فهو لا يصدّق الأمر لذا لا يستطيع رؤيته. |
| Hastalarım, doktorlarının kadınların hamile kalabildiğine hâlâ inanamadığını duysa çok sevinirdi. | Open Subtitles | مرضاي يحبّون ذلك. يعتقدون بأن طبيبهم مازال لا يستطيع أن يصدّق بأنّ النساء يحملون. |