| Saati Donato'ya götürüp, tamir ettirmek ve buraya geri getirmek. | Open Subtitles | تأخذى الساعه الى دوناتو, وتجعليه يصلحها,ثم اعادتها. |
| Tamircinin karısıyla henüz konuştum, bunu tamir edebilir ama yarın. | Open Subtitles | لقد تكلمت توا مع زوجة الميكانيكي و هو يمكنة أن يصلحها . لكن غدا. |
| Neden bizi kasabaya çekmesini isteyip oradan bulmuyoruz tamir edecek birini? | Open Subtitles | لماذا لا يقطرنا حتي المدينة وهناك نجئ بمن يصلحها |
| Belki kimse düzeltemez. Bilirsin bazen bir şeyler düzeltilmez. | Open Subtitles | وربما لن يصلحها أحد, أحيانا الأشياء لا تصلح |
| O şerefsiz g. tverenin, bakırları yerine koymasını... ve her şeyi düzeltmesini bekleyeceğiz. | Open Subtitles | سننتظر ذاك البخيل النذل حتى يضع النحاس في المنازل التي يصلحها |
| tamir ettirmemiş. 1500 dolarlık çek yazmıştım halbuki. | Open Subtitles | أتتذكر حينما إصدمت بها؟ لم يصلحها قطّ. حررت له شيكاً بقيمة 1500 دولار. |
| Haftalardır evsahibinden tamir etmesini istiyorum. | Open Subtitles | لقد كنتُ أطلب من مالك سكني أن يصلحها لأسابيع |
| Arabamda bir sorun o da seni dışarı çıkarmam karşılığında tamir etmeyi önerdi. | Open Subtitles | كنت اتمنى أن تكون هناك مشكلة في السيارة وعرض علي أن يصلحها إذا طلبت منك الخروج |
| Krank kolunu kırdım da, tamir için Tony'ye bıraktım. | Open Subtitles | أفسدت الكرنك لذا تركتها مع توني، كي يصلحها |
| -Birileri tamir etmek zorunda! Ben edeceğim. | Open Subtitles | - لذا على احد ان يصلحها لذا أنا ساقوم بذلك صحيح كارلو؟ |
| tamir edecek birilerini bulabiliriz. | Open Subtitles | بالطبع، سيمكننا إيجاد أحد يصلحها |
| Eğer nasıl tamir edeceğinizi biliyorsanız durduğunuz kabahat. | Open Subtitles | لو يعرف أحد كيف يصلحها فليتفضل |
| Giovanni tamir edene kadar kadının özel şoförlüğünü yapıyorum. | Open Subtitles | حتى يصلحها جيفوني انا سائقها الخاص |
| Hayır. tamir ettiğinden fazlasını bozardı. | Open Subtitles | أكثر أشياء يفسد كان كلـا, يصلحها مما |
| Evet,çekiçle ona vurmanın... onu tamir etmeyeceğinibilecek kadar şey biliyorum yani... | Open Subtitles | أعلم ما يكفي ضربها بالمطرقة لن يصلحها.. |
| Şimdi tamir ettiriyor. | Open Subtitles | والآن سوف يصلحها |
| tamir ettirmesi gerekirdi. | Open Subtitles | كان يجب عليه أن يصلحها |
| tamir edebilecek en iyi kişi sendin zaten. | Open Subtitles | نعم انت افضل من يصلحها |
| Bunu birşey düzeltemez. | Open Subtitles | ولا شيء يصلحها |
| Bunu birşey düzeltemez. | Open Subtitles | ولا شيء يصلحها |
| Ona gelmesini ve bunu düzeltmesini söyle. | Open Subtitles | فقط اخبريه ان ياتي و يصلحها عزيزتي |
| Çekiçle vurup durmanın onu düzeltmeyeceğini biliyorum, yani... | Open Subtitles | أعلم ما يكفي ضربها بالمطرقة لن يصلحها.. ربما لا. |