| Oğlundaki ilahi yeteneği hiç görmediğinden onu dövüyormuş. | Open Subtitles | لم يكن يتفهم موهبه ابنه،لذلك كان يضربه |
| Babam da onu yaptığı bu şeylerden ve işlediği suçlardan dolayı acımasızca döverdi. | Open Subtitles | وكان والدي، يضربه بلا رحمة... لقيامه بإفتعال المشاكل دائماً... وجرائمه التي كان يرتكبها. |
| Babam onu her gün dövüyordu. | Open Subtitles | أبّي كان يضربه كلّ يوم. |
| Bekle, bana Isaac'in babasının ona vurduğunu bildiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | إنتظر ، أتقول لي أنك كنت تعرف أن والد "أيزك" يضربه ؟ يضربه ؟ |
| Babam bana Vururken ona kendi babasının nasıl dayak attığı ile ilgili korkunç hikayeler anlatırdı. | Open Subtitles | أبي كان يخبرني بقصص فظيعة عن أبيه حين كان يضربه حين كان هو يضربني |
| Adam onu ayağından vuruyor, o adama "siktir git" diyor. | Open Subtitles | يضربه بالرصاص في قدمه فيخبره بأن يذهب للجحيم |
| Şu Bruce Lee onu dövüyor! | Open Subtitles | -يا شباب إنه يضربه بشدة مثل الأخ "بروسلي |
| Babasının işi bu. Dışarıda çocuğu döverken gördüm. | Open Subtitles | كان والده رأيته يضربه في الخارج |
| Onu asla terketmeyecek, asla incitmeyecek... asla onu vurmayacak yada içki içip onu dövmeyecek... yada çok meşgul olup ona vakit ayırmamazlık etmeyecekti | Open Subtitles | لا يتركه و لن يجرحه او يصرخ بوجهه او يشرب و يضربه او يكون مشغولا و لا يقضي بعض الوقت معه |
| Üveybabası Onu dövüyormuş. | Open Subtitles | كان زوج أمه يضربه |
| Siyah maskeli arkadaşımız bunu dövüyormuş ama Memur Corbin'in ve arkadaşlarının işini bitirmesini engellemiş. | Open Subtitles | صديقنا المقنع، كان يضربه لكنه توقف حين وصل الضابط (كوربن) ورفاقه كيقضوا عليهم |
| Babası onu dövüyormuş. | Open Subtitles | أبوه كان يضربه |
| Babası ayyaştı ve onu döverdi. | Open Subtitles | كان أبوه سكيراً إعتاد أن يضربه |
| babam onu döverdi. | Open Subtitles | كان ابى يضربه ياستمرار |
| Penguen sopayla dövüyordu ama tetiği Jim Gordon çekti. | Open Subtitles | البطريق كان يضربه بمضرب ولكن (غوردن) من سحب الزناد |
| Penguen sopayla dövüyordu ama tetiği Jim Gordon çekti. | Open Subtitles | البطريق كان يضربه بمضرب، ولكن (غوردن) من أطلق النار |
| Bak, sana Ramsey'in sopayla vurduğunu göremediğimi söylemiştim. | Open Subtitles | تذكر، لقد قلت لك لم أرى (رامزي) فعليا ً يضربه بعصاه |
| Diğer adam ona neyin vurduğunu asla bilmeyecek. | Open Subtitles | الشخص الآخر لايعرف ما يضربه. |
| Bu adam çocukken hergün dayak yiyen birisi. | Open Subtitles | حسنًا، هذا هو الرجل الذي كان يضربه كلّ يوم كطفل. |
| Rakibi tüm gücüyle Balboa'ya vuruyor. | Open Subtitles | المتحدى يضربه بكل ما أوتى من قوة |
| Onu dövüyor, bırakın gireyim. | Open Subtitles | إنه يضربه ، دعني أذهب هناك |
| Vururken bile erkek gibi karşısına çıkamadı. | Open Subtitles | لم يستطع حتى ان يضربه مثل الرجل الضعيف |
| James Hamilton, O'Neill kendisini ölümüne döverken, bir şey yutmuş. | Open Subtitles | لابد أن (جيمس-هاميلتون) إبتلع شيء يخص (أونيل) حينما كان يضربه قبل وفاته. |
| - Ne demek kimse onu dövmeyecek? | Open Subtitles | ـ ماذا تعني لا يضربه أحد؟ |