| BM Koruma Gücü, sayısını arttırıyor. Daha fazla gözcü koyuyorlar bölgeye. | Open Subtitles | قوة الأمم المتحدة يتزايد وجودهم أنهم يضعون مراقبين أكثر على الارض. | 
| Kredi kartları, maaş bordrosu, ve sonra da 5,000-10,000 gibi miktarlarda para koyuyorlar. | Open Subtitles | بطاقات الإئتمان وبطاقات تسلم المرتبات يضعون مبلغ 5 ألاف أو 10 ألاف بالبطاقة | 
| Restoranlarda öyle yaparlar en çirkin insanları arka tarafa koyarlar. | Open Subtitles | وهذا ما يفعلونه في المطاعم يضعون أقبح الناس في الخلف | 
| Şuna bak. Yuvarlak bir hamurun üstüne kaşar koymuşlar. Çok eğlenceli olacak. | Open Subtitles | أنظري إلي ذلك,إنهم يضعون الجبنة حول الجبز الأمر سيكون كبيراً | 
| İdam mahkumunu bir tezgaha yerleştiriyorlar, ve geniş bir bıçak, giyotin diyorlar, ağırlığı ve kuvveti ile aşağı iniyor. | Open Subtitles | يضعون الرجل على إطار خشبي ثم سكين عريض يسمونه مقصلة تسقط بقوة وزنها | 
| Ama eğer birileri... buna doğru veya yanlış adam diyelim, bunu alır ve... bir deney tüpüne koyup... doğru kimyasalları da eklerse bileşeni çözer... ve tüm bilgiye sahip olur. | Open Subtitles | لكن اذا شخص ما الشخص الخطأ او الصواب,سيقول احصل عليها سوف يضعون هذه في وعاء خاص | 
| Bu jenerasyon tüm hayatını internete koyuyor. | Open Subtitles | يألهي, هذا الجيل يضعون حياتهم كلها .على الانترنيت | 
| Hayatlarını tehlikeye atıyorlar, bizim için, sizin için, ve onları hayal kırıklığına uğratamayız. | TED | فهم يضعون حياتهم على المحك من أجلنا .. من أجلكم ولايمكننا أن نخذلهم | 
| YouTube, bunu YouTube'a koyuyorlar." | TED | يوتيوب؟ ، إنهم يضعون حديثي على اليوتيوب. | 
| Enstrümanlarını turda hep yanlış yerlere koyuyorlar ve bu, yöneticilerini delirtiyor. | TED | فكثيرا ما يضعون الأدوات في غير أماكنها المعتادة في جولاتهم الأمر الذي يقود مديرهم للجنون، | 
| Suni gübreler, nitratlar, zirai ilaçlar koyuyorlar. Ekinlerin büyümesini takviye etmek için her türlü şeyi koyuyorlar. Fakat, bunların bazı olumsuz etkileri var. | TED | يضعون الأسمدة والنترات والمبيدات الحشرية، مختلف الأشياء التي تزيد من نمو المحاصيل، لكن لها بعض التأثيرات السلبية. | 
| Tecavüzcüler, sapıklar. Bu piçleri de diğer mahkumların arasına koyuyorlar. | Open Subtitles | مغتصبون، متحرّشون بأطفال، يضعون هذه القذارة هنا مع أهالي الإتجاه السائد | 
| Neden her aradığımı en üst rafa koyarlar bilmem. | Open Subtitles | أنا لا أعلم لماذا يضعون ما أحتاجه فى الأرفف العليا | 
| Pompanın kapağına bozuk para koyarlar ve yağ desteği kesilir. | Open Subtitles | انهم يضعون قطعه من النقود لمنع تدفق الزيت | 
| İyi bir çocuk olursan belki içine sarmısak da koyarlar. | Open Subtitles | قد يضعون لك فيها بعض الثوم إذا أحسنت التصرف | 
| Ama üstlerine küçük Latin harfleriyle işaretler koymuşlar acayip deli oldum! | Open Subtitles | لكن حينما يضعون عليها لافتات صغيرة بأسماء لاتينية تجعلني أرغب في إيذاء نفسي | 
| Onlar tüm askerlere bio-reseptör yerleştiriyorlar. | Open Subtitles | أعني أنهم يضعون مستقبلات حيوية في كل جنود الجيش | 
| Kanepene mayın koyup, döndüğünde. | Open Subtitles | يضعون لغماً في الأريكة في حالة ما قرّرت العودة | 
| Zengin ve ünlü insanlar evlilik sözleşmelerine hep bu tür şeyler koyuyor. | Open Subtitles | الأغنياء و المشاهير ,يضعون أشياء كهذه في اتفاقيات زواجهم طوال الوقت | 
| Bu günlerde çocuklar, Paranoid makinelerine haftada 8 milyon çeyrek dolar atıyorlar. | Open Subtitles | وفي هذه الأثناء الأطفال يضعون 8 مليون عملة أسبوعياً في هذه الألعاب | 
| Bir dilenci bile... ..bütün bozuk paralarını tek bir kasede tutyor | Open Subtitles | حتى اذا رأيت المتسولين يضعون كل عملاتهم المعدنية في حصالة واحدة | 
| Kutuyu düz koydular mı o kadar da kötü değil aslında. | Open Subtitles | ليس سيئا جدا في الواقع طالما يضعون صندوقك في الوضع الصحيح | 
| Ve bu tarihler de onları iğneli masaya koydukları zamanlar olmalı. | Open Subtitles | و لذلك كانوا يضعون المُقيمين في في السفينة في آلةِ الإبر. | 
| Erzak arabalarını kapının dışında tutuyorlar, şurada. | Open Subtitles | انهم يضعون بضائع المؤون خارج البوابة ، هنا | 
| Artık eteklere de etiket takıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يضعون قسائم السعر على التنورات أيضاً هذه الأيام | 
| Dikkatli olur musun lütfen. İçine gerçekten çilek parçacıkları koyduklarını fark etmemiştim. | Open Subtitles | رجاءً إحذر لم أكن أعلم أنهم يضعون فراولة طبيعية في هذا العصير | 
| Ama bu çocuklar şimdi trenlerin üstüne kabak parçaları koyan çocuklardır. | TED | لكن أولئك الأطفال هم أطفال يضعون بقع اليقطين على القطارات. | 
| Gördünüz mü, Kuantum kafede çalışanlar kesin emirlere alışkın insanlar gibi görünmüyorlar, çünkü burada her şey şansa bağlıdır. | Open Subtitles | أنت ترى,هم غير معتادين على ناس يضعون طلبات مؤكدة هنا فى مقهى الكم لأنه هنا كل شىء محكوم بالصدفة |