| Şehir kalabalık toplaşmalara sınır getirdiğinden beri, ...şehrin her tarafında ortaya çıkar oldular. | Open Subtitles | فمنذ قامت المدينة بفرض قيود بشأن تجمعات الحشود بدؤا يظهرون بجميع أنحاء المدينة |
| Gördüğüm şey Benim öğretmenlerimin benim aracılığım ile ortaya çıktıklarıydı. | TED | و ما رأيت كان كل معلمي و هم يظهرون عبر شخصي. |
| Avları önlerine gelene kadar bir vampir normal insan gibi görünür. | Open Subtitles | مصّاصي الدماء يظهرون عاديين جداً حتى يغلبهم الجوع |
| Her elektrik kesildiğinde kaybolup, sonra daha yakın bir zamana geliyorlar. | Open Subtitles | مع كل إنقطاع كهرباء يختفون و يظهرون مجدداً أقرب بالوقت |
| - hiç acıma şefkat göstermiyor. | Open Subtitles | ويقتاتون بنا ولا يترأفون بنا ولا يظهرون شفقة |
| İhbarlara göre Cumhuriyet Şehri'nin her yerinde hava bükücüler çıkmaya başlamış. | Open Subtitles | هناك تقارير لمتحكمي بالهواء يظهرون فجأة في جميع أنحاء مملكة الأرض |
| Bana saygı gösteren pek insan yoktur Müfettiş. | Open Subtitles | ليس عندب الكثير من الناس الذين يظهرون الاحترام لي ايها المفتش |
| Çoğu bilimci deniz seviyesi yükselmesinden bahsederken şöyle bir senaryo gösteriyorlar. | TED | عندما يتحدث معظم العلماء عن ارتفاع مستوى البحر، فهم يظهرون رسما بيانيا كهذا. |
| Neden ortaya çıktıklarını bilmiyorum, ama çıkıyorlar. | TED | لست متأكدا حقا لماذا تظهر، ولكنهم يظهرون. |
| Bu etki 100'ü aşkın araştırmada insanların niçin hayali üstünlük sergilediklerini ortaya koyuyor. | TED | يفسر هذا التأثير لماذا أكثر من 100 دراسة تبين أن الناس يظهرون تفوقًا وهميًا. |
| Genç kızlar şafak vaktine kadar evlerinden kaybolurlar birden bire ortaya çıkar ve neler olduğunu hatırlamazlarmış. | Open Subtitles | قيل ان الفتيات الصغيرات . إختفوا من منازلهم حتى الفجر . ثم يظهرون بدون ذاكرة فى مكانهم |
| Savunma avukatları, mahkemenin gerçekleri ortaya çıkaracağını, kadının aslında tecavüze uğramadığını söylediler. | Open Subtitles | محامين الرجل متهم يظهرون الثقه بالقضية ان حقائق هذه القضية تظهر ان الفتاة ليست مغتصبه فعلا |
| Gördüklerim; develerden birden ortaya çıkan çobanlardan çorak topraklardaki renkli kadınlardan mı ibaret? | Open Subtitles | الجمال البرية التي رأيتها و الرعاة الذين يظهرون من العدم؟ النساء بثيابها البراقة في حقولٍ من الحجارة،كل هذه الصور |
| - Daha fazla her dakika görünür. - Ama henüz kötü adamlar, değil mi? | Open Subtitles | المزيد يظهرون كل دقيقة لكن لم يأتي أشرار بعد ، أليس كذلك ؟ |
| Eğer kurban, doğru akıma kapılsaydı, ...giriş çıkış bölgelerinde oluşacak olan görünür yanıklar da cabası. | Open Subtitles | دون ذكر أن ضحايا صعق التيار المباشر يظهرون حروقاً واضحة عند موقع الدخول والخروج |
| Bilirsin polisler sürekli buraya geliyorlar. | Open Subtitles | اتعرفين, رجال الشرطة يظهرون بالانحاء هنا |
| Aradığımız adamlar acıma göstermiyor, | Open Subtitles | الرجال الذين نبحث عنهم هم لا يظهرون اي رحمة |
| Onları yüzeye çıkmaya zorlarsak, casus uydulara yakalanırlar, donanmaya haber verin. | Open Subtitles | اذا استطعنا ان نرسلهم الى سطح البحر سوف يظهرون على القمر الاصطناعي للتجسس وسيرسلوا قوات البحريه |
| Şiddet eğilimi gösteren mahkumlar için hiçbir risk olmadan iletişime geçmeyi sağlıyor. | Open Subtitles | إنها طريقة لإتاحة التعامل بين السجناء الذين يظهرون ميولًا عاطفيًا دون أي مخاطر. |
| Ama aslında yaptıkları şey bugün teknoloji ile nelerin mümkün olduğunu gösteriyorlar. | TED | لكن في الواقع ما يقومون به هو أنهم يظهرون ما هو ممكن من التكنولوجيا اليوم. |
| o kadar uzaktırlar ki, dünyadan tek yıldız gibi görünürler. Ancak gerçekte ikili bir çifttirler. | Open Subtitles | فهم يظهرون على شكل نجم واحد من الأرض ولكنهم في الواقع زوج من النجوم |
| Severler ve özenle bakarlar, ne olursa olsun şefkat gösterirler. | TED | يحبون ويهتمون، يظهرون تعاطفهم بغض النظر عن الأمر. |
| Bir insanın aciz kaldığını anlamada şaşırtıcı bir zeka gösterecekler. | Open Subtitles | يظهرون ذكائا ملحوظا في معرفة متى يكون الشخص عاجزا عن مساعدة نفسه |