| Birkaç adam hasta diye bizi açık denizde tehlikeye atmak mı? | Open Subtitles | يعرضنا للخطر وسط البحر والسبب احدهم مريض ؟ |
| Dediğini yapmalıyız. bizi tehlikeye sokmaz herhalde. Fikrine ihtiyacım olursa sorarım. | Open Subtitles | علينا أن نفعل ذلك هو لن يعرضنا للخطر أبدا عندما أسألك عن رأيك أعطيه لى |
| Onun nereye ve neden gittiğini bilmemek, bizi daha fazla tehlikeye atar. | Open Subtitles | بدون معرفة وجهته و سببها قد يعرضنا هذا للخطر |
| Uyarıldığını biliyorlarsa bu durum bizi ve uğruna çalıştığımız her şeyi tehlikeye atar. | Open Subtitles | إذا علموا بأنك قد تم تحذيرك، فسوف يعرضنا ذلك للخطر، وكذلك كل ما عملنا جاهدين من أجله. |
| Diğer insanlarla etkileşime girdiğin her yerde bizi riske sokman mümkün. | Open Subtitles | في أي مكان، التفاعل مع الناس يعرضنا للخطر |
| Bu operasyonun güvenliğini tehlikeye atmak, bizi tehlikeye atmak demektir ama reddetmek de seni tehlikeye atmak demektir. | Open Subtitles | التنازل عن أمن هذه العمليات يعرضنا لخطر كبير ولكن اذا رفضنا ذلك, أنتِ ستكونين موضع خطر |
| Kaydı boşver. bizi yayına çıkarmak zorunda. | Open Subtitles | انسى التسجيل سوف يعرضنا على التلفاز |
| bizi tehlikeye atacak bir şey yapmam. | Open Subtitles | أماه لن أفعل أي شيء يعرضنا للخطر, أماه. |
| Bahanelerin bizi tehlikeye atıyor. Gidelim. | Open Subtitles | موقفك يعرضنا للخطر لنتحرك |
| Burada bulunmanız bizi tehlikeye sokuyor. | Open Subtitles | وجودكم هنا يعرضنا للخطر |
| Bunun bizi yükümlü kılacağı ihtimal dahilinde. | Open Subtitles | قد يعرضنا ذلك للمسؤولية |
| bizi tehlikeye atan şey, Tom'a olan âşkın. | Open Subtitles | إن حبك ل(توم) هو ما يعرضنا للخطر. |
| bizi kötü durumlara maruz bırakıyor. | Open Subtitles | يعرضنا للتلاعب |