| Yetişkinliğin tuzaklarını, o özgürlük duygusunu biliyorlar. | Open Subtitles | فهما يعرفان الأخطاء التي يرتكبها البالغين فكريا مع كل تلك الحرية |
| Uyuşturucudan nefret ettiğimi biliyorlar, bu nefret yüzünden ve onları sevdiğim için burada olduğumu biliyorlar. | Open Subtitles | يعرفان بأني أكره المخدرات. وأني هنا بسبب كُرهي للمخدرات وبسبب حبي لهما. |
| Bayle ve Riley aynı adamı tanıyorlar ve aynı şekilde öldürülüyorlar. - Bu tesadüf değil. | Open Subtitles | فبايل و رايلي كلاهما يعرفان هذا الرجل وقد قتلا بنفس الطريقة |
| Harry'nin Zehir olduğunu bilen iki kişi ben ve babasıyız. | Open Subtitles | الشخصان الوحيدان اللذان يعرفان أن هاري هو فانم هما أنا |
| Ailem Lavon'u senden biraz daha iyi tanıyor. | Open Subtitles | والدي فقط يعرفان ليفون اكثر من معرفتهما بك |
| Hırsız olmadığı için. Birbirlerini tanıyorlardı. | Open Subtitles | لأنّه لم يكن يقوم بالإقتحام عنوة، كانا يعرفان بعضهما، كانت حيلة. |
| Susamaya başlıyorlardı, ama nerede su olduğunu biliyorlardı. | Open Subtitles | شعرا بالظمأ، لكنهما كانا يعرفان أين يوجد الكثير من الماء |
| Büyüttüğüm o iki çocuk, geçmişimde nasıl bir yaşamım olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | طفلين أحاول تربيتهما، اللذان لا يعرفان نوع الحياة التي كنتُ عليها |
| Senin bildiğini ama Rachel'ın bilmediğini biliyorlar, değil mi? | Open Subtitles | إذن يعرفان انك تعرف ولا يعرفان ان رايتشل تعرف؟ |
| Galiba ikisi de kızın nerede olduğunu biliyorlar ama ne yapacakları konuşunda çelişkiye düşmüşler. | Open Subtitles | أتصور انها هيا والدكتور كانا يعرفان لكن كان هناك أختلاف بالرأي في طريقة التصرف |
| Armitage ve Thwaites'lesin, yöntemi biliyorlar. | Open Subtitles | اذهب مع أرميتدج وثويتس فهما يعرفان ما يجب فعله |
| Christopher ve Hunter birbirlerini 15 yaşından beri tanıyorlar. | Open Subtitles | كريستوفر وهانتر يعرفان بعضهما منذ كانا في الـ15 |
| Ji Hoo sunbae ve manken, Min Seo Hyun birbirlerini tanıyorlar mı? | Open Subtitles | هل جيهوو سنباي وتلك العارضة مين سيوهيون يعرفان بعضهما؟ |
| Bu esnada fonu bilen sadece ben ve annem vardı çünkü babam her zaman bana güvenirdi. | TED | في ذلك الحين، أمي و أنا كنا الشخصين الوحيدين الذي يعرفان بأمر المبلغ لأن والدي دائماً وثق بي. |
| Yeryüzünde bilen bir tek ikimiz varız, Maxim... sen ve ben. | Open Subtitles | أننا الشخصان الوحيدان فى العالم اللذان يعرفان الحقيقة , أنا وأنت فقط |
| Ama ne biliyor musun? Birbirlerini tanıyor olabilirler. | Open Subtitles | كلا لكن لعلهما يعرفان بعضهما البعض |
| Birbirlerini tanıyorlardı, birbirlerine güveniyorlardı. | Open Subtitles | كانا يعرفان بعضهما البعض يثق كل منهما في الآخر. |
| Onları neyin beklediğini çok iyi biliyorlardı. | Open Subtitles | أكثر جزء مرضي هو أنهما يعرفان أنهما انتظرا. |
| Ama endişelenme, onlar senin daha önce bilirsin.... hapiste olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | لكن لا تقلق، لا يعرفان أنك كنت، كما تعلم، في السجن |
| Yani ikisi de cephaneliğin giriş şifresini biliyordu. | Open Subtitles | ما يعني أنّ كليهما كان يعرفان رموز دخول مستودغ الأسلحة. |
| Annem ve babam Bob'u çok iyi tanımıyorlar. Babam bunu onayladı mı? | Open Subtitles | أبانا و أمّنا لا يعرفان بوب جيّداً ،هل وافق أبانا؟ |
| Bildiğimizi bildiklerini bildiğimizi bilmiyorlar. | Open Subtitles | لا يعرفان اننا نعرف انهما يعرفان اننا نعرف |
| Kadın yalnız krala baktığında, kral birbirlerini bin yıldır tanıyorlarmış gibi hissetmiş. | Open Subtitles | عندما نظرت إلى الملك الوحيد, شعر أنهما يعرفان بعضهما البعض منذ ألف سنة |
| Sence içeriden tanırlar mı birbirlerini? | Open Subtitles | هل تعتقد أنهما يعرفان بعضهما من هناك؟ - ربما - |
| -Yo yo hayır Ailem benim bu işi yaptığımı bilmiyor. | Open Subtitles | لا، على الإطلاق والداي لا يعرفان بالأمر حتى |
| Crabbe ve Goyle biliyordur. Belki onların ağzından laf alabiliriz. | Open Subtitles | لابد أن كراب وجويل يعرفان ربما يمكننا خداعهما ليتكلما |
| Evet, birbirlerini tanıdıklarını bariz anlamalıydık aslında. | Open Subtitles | ينبغي أن يكون واضحاً أنّهما يعرفان بعضهما البعض |