| Oğlu Bir şeyler biliyor olabilir. Onu tekrar denemek istiyorum. | Open Subtitles | الأبن ربما يعرف شيئاً أخر سأذهب وأحاول معه مرة أخرى |
| Sırf bizim hakkımızda Bir şeyler biliyor diye ne yaptın? | Open Subtitles | . فقط لمجرد أنه يعرف شيئاً عنا ، وما فى ذلك ؟ |
| Tekne asla gelmeyecek diyordu. Öyleyse bir şey biliyor! | Open Subtitles | إذن إنه يعرف شيئاً ما إنه ليس مجنوناً كما نظنه |
| Sadece konuşmak istediğinizi söyleyin, bakalım kadınların peşindeki muhteşem zeka hakkında bir şey biliyor mu. | Open Subtitles | أخبروه أنكم تودون التحدث إليه فحسب لتروا إن كان يعرف شيئاً عن الشخص البارع الذي يطارد هؤلاء النساء |
| Bak, etrafımdaki kimse bunun hakkında hiçbir şey bilmiyor. | Open Subtitles | أنظر, لا أحد في الأنحاء يعرف شيئاً عن هذه |
| Sürgündeki FLN başkanı ile görüştüm, ama o da bir şey bilmiyor. | Open Subtitles | تكلمت مع رئيس منفي سابق للجبهة، لكنه لا يعرف شيئاً |
| Evet, herkes duydu ama senin gibi güçlü bir adam bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | نعم، حسناً،الجميع سمع به لكن، رجل قوي مثلك لا بد أنه يعرف شيئاً |
| Bütün çalışanlarla tek tek konuş. Birileri Bir şeyler biliyor olmalı. | Open Subtitles | اسألوا كل موظف ولا تتركوا واحداً لا بد أن أحدهم يعرف شيئاً |
| Onunla konuşmalısın. Raymond'ın cinayeti hakkında Bir şeyler biliyor. | Open Subtitles | عليك التكلم معه، إنه يعرف شيئاً عن مقتل ريموند |
| Atların etrafında çalışıyorsa, o zaman Bir şeyler biliyor olabilir. | Open Subtitles | حسناً ، إنّه يعمل حول الخيول فأعتقد أنّه قد يعرف شيئاً |
| Birileri Bir şeyler biliyor ama konuşmuyor. | Open Subtitles | لابد أن هناك أحد ما يعرف شيئاً ولكن لا يتكلم فحسب |
| Öyle olunca düşündüm de o dün senin orada devraldığın cinayetle ilgili bir şey biliyor olabilir. | Open Subtitles | ممّا يجعلني أعتقد أنّه قد يكون يعرف شيئاً عن جريمة القتل التي استلمتها البارحة. |
| Düşün. Eğer gerçekten bir şey biliyor olsaydı soru soruyor olmazdı. | Open Subtitles | فكّر، لو كان يعرف شيئاً مؤكداً، لم يكن ليطرح الأسئلة. |
| Polis banka müdürüyle konuşmuştur ve adam kiralık kasaları çalan şüpheli hakkında bir şey biliyor olabilir. | Open Subtitles | من المؤكد أنّ الشرطة قد تحدثت مع مدير المصرف الذي تتعامل معه لذلك قد يعرف شيئاً .. عن المشتبه به في سرقة صناديق الإيداع |
| Kimse hiçbir şey bilmiyor. Bunların hepsi salak. | Open Subtitles | .لا أحد يعرف شيئاً , نفس الحمقى يعيشون هنا |
| Dışarda onu bekleyen tehlikeler hakkında hiçbir şey bilmiyor. | Open Subtitles | لا يعرف شيئاً عن الأخطار خارج أسوار جحره |
| O da işe yaramayan soy zincirini kırma dışında bir şey bilmiyor. | Open Subtitles | ، انه لا يعرف شيئاً سوى أن تنقية الدم لن تفلح |
| Oh, hayır, hala deli olduğunu düşünüyorum, ama eğer "siyah nokta sesi" kapatılıyorsa, bir yerlerde, birileri, bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | لازلت أظن بأنك مجنون ولكن إذا أغلقوا نقطه البلاك بوينت فكرت بأنه هناك شخصاً ما يعرف شيئاً |
| Şu kamyondan haberi olan birileri var mı bak bakalım. | Open Subtitles | وحاولي معرفة إذا كان هناك أي أحد يعرف شيئاً عن هذه الشاحنة. |
| Bu oğlanın bir şey bildiği yok. | Open Subtitles | هذا الصبي لا يعرف شيئاً |
| Bir şeyler bilen insanlar ya ölü ya da konuşmuyor. | Open Subtitles | وأي أحد يعرف شيئاً إما ميت , أو لا يتحدث. |
| Çocukcağız ısrarla asker hareketleri ya da casuslarla ilgili bir şey bilmediğini söylüyordu. | Open Subtitles | أصر الفتى المسكين أنّ كان لا يعرف شيئاً عن تحركات الجنود أو الجواسيس. |
| Herif konuşmak istememişti. Sorsan bir şey bilmiyordu. | Open Subtitles | أبى هذا الرجل الكلام، ولم يعرف شيئاً |
| Onunla niye bir anlaşma yapmadılar, çünkü hiçbir şey bilmiyordu veya çok şey biliyordu. | Open Subtitles | لماذا لم يعقدوا معه صفقة ألأنه لا يعرف شيئاً أم لأنه يعرف أكثر من اللزوم؟ |