| Görünüşe bakılırsa gece geç saate kadar kalıp kampus çevresinde koşmayı seviyor. | Open Subtitles | على ما يبدو هو يعشق البقاء مُتأخراً والذهاب للركض حول حرم المدرسة. |
| Müzik tutkunu, ha? - Müziği çok seviyor. | Open Subtitles | ـ هو محب للموسيقى إذا ـ إنه يعشق الموسيقى |
| Bilirsiniz ki, kayak yapan bir sporcu bunu ciddiye alır, fakat aynı zamanda kaymayı da sever. | TED | تعرفون ذلك الرياضي المحترف الذي يعشق التزلج، هو جاد فيما يخص هذا الأمر ، لكنه يحبه. |
| Oda çok memnun olur hem, insanların onu ziyaret etmesini sever. | Open Subtitles | سوف يسر جداً لرؤيتكم يعشق قدوم الناس إلى هنا لزيارته |
| Büyük bir fedakârlık yapıyor. Balık tutmaya bayılır. | Open Subtitles | انه يُقدم هنا على تضحية عظيمة فهو يعشق الصيد |
| Sean olduğumu sanmıştım ama onun başka bir kadına aşık olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | فلقد كنت اعتقد انني شون لكنني اكتشفت انة كان يعشق امرأة آخري |
| Aptalca olduğunu biliyorum ama öyle. Melodisine bayılıyor. | Open Subtitles | أعلم بأنه سخيف لكنه حقيقى انه يعشق النغمة بالتأكيد |
| Beni onlara poker ve kumarı çok seven bir kuzeni olarak tanıştırdı. | Open Subtitles | ستقدمني على أنني نسيبها المغترب الذي يعشق المقامرة ويود أن يتعلم البوكر |
| Bu çocuğu tanıyorum--annesiyle yaşıyor, güvenliği seviyor, bilgisayarları seviyor. | Open Subtitles | أعرف صبيا.. يعيش مع أمه, يعشق متعلقات الأمن ويحب الكمبيوترات |
| Koca oğlan atlamayı seviyor. Uzun üzengi bacak temasını artırır. | Open Subtitles | هذا الجواد يعشق الوثب طول الرسن يعني حرية اكبر |
| Resmen salaklık yaptı. Oranın kızartmasını seviyor. | Open Subtitles | أنه يتصرف بسخافة، إنه يعشق المقليات عندهم |
| Aşçımız zorlu görevleri sever, istediğiniz şeyi sipariş edebilirsiniz. | Open Subtitles | الطاهي يعشق التحدي لذا يمكنك طلب أي شيء تريدينه |
| Sana Ronald'ı anlatayım. Telefonları sever. | Open Subtitles | دعنى أعرفك على "رونالد" إنه يعشق التليفونات |
| Kim iğrenç ve çirkin olan birini sever ki? | Open Subtitles | من يمكنه أن يعشق قطعة غالية وقبيحة؟ |
| Onu baban için yapmıştım. Soğuk çorbaya bayılır. | Open Subtitles | لقد كان من أجل أبيك إنه يعشق مشروب الجازباتشو |
| Büyük hedefleri suya düştüğünde insanlar şeytanları suçlamaya bayılır. | Open Subtitles | يعشق الرجال لوم الشياطين حين تفشل خططهم الرئيسيّة. |
| Patron senin jöleli tatlılarına bayılır. | Open Subtitles | الرئيس يعشق حلوى الهلام من يديك |
| Ölüm mü aşık oldu sana; inanayım mı onun bu karanlıkta Sevgilisi olasın diye seni sakladığını? | Open Subtitles | هل أصدق أن الموت الخيالي يعشق إبقائك هنا في الظلام لتكوني خليلته؟ |
| Deneyimlerime göre aşık bir adam bir fahişe istemez. | Open Subtitles | من خبرتي ، حين يعشق الرجل فإنه لا تحدوه رغبة في المزيد |
| Tarih tekerrür etmeye bayılıyor. | Open Subtitles | عجباً. كم يعشق التاريخ تكرار نفسه. |
| kırsalda yaşayan biri olmaya karar verebilirsiniz ve ben de siyah çorap giyen, şehirde yaşayan, donut seven bir sanatçı olmaya karar verebilirim. Zor seçimler karşısında ne yaptığımız | TED | من الممكن أن تقرر أن تكون لابسًا للجوارب الوردية، عاشقًا للحبوب، مصرفيًا يعيش في الريف، ومن الممكن أن أقرر أن أكون لابسًا للجوارب السوداء، حضريًا، فنانًا يعشق الكعك المحلى. |
| Berkowitz polisler çalışırken seyretmeyi severdi. | Open Subtitles | "بيركوفيتز" يعشق مشاهدة الشرطة وهى تقوم بعملها |
| Charles çok özel bir mali işler sorumlusu olmalı. Paraya dokunmaya tapıyor. | Open Subtitles | . لابد أن (تشارلز) مُتخصص للغاية في عمله إنه يعشق مُلامسة النقـود |
| Demek köylümüz hayatını mahvetmeye çalışan şeytani kralın kızına abayı yakmış. | Open Subtitles | إذن الفتى الفقير يعشق ابنة الملك الشرير الذي يريد تدمير حياته؟ |
| İngiltere'deki zengin bir sirk sahibi kuklalarımız için deli oluyor. | Open Subtitles | مالك السيرك,الأنجليزى الثرى يعشق عرائسنا |