| Enerjilerini arttırması için ve yemek molası vermemek için vitamin veriyorlar. | Open Subtitles | اذا يعطونهم الفيتامينات ليبقو على طاقتهم مرتفعة بالإضافة الى استراحة الغذاء |
| Onlara Tayvan malı, plastikten Cennet anahtarları veriyorlar. | Open Subtitles | يعطونهم مفاتيح بلاستيكية الى الجنة المصنوعة في تايوان |
| Çin restoranında nane şekeri dağıtır gibi veriyorlar herhalde. | Open Subtitles | انهم يعطونهم اياه فعليا كأنه حلوى النعناع في مطعم صيني |
| Onlar izlenirdi, vitamin alırlardı, genetik terapi verilirdi ve kim bilir başka neler uygulanıyordu. | Open Subtitles | كانوا تحت المراقبة ، يعطونهم الفيتامينات العلاج الجيني ، من يدري ماذا أيضاً |
| Onlar izlenirdi, vitamin alırlardı, genetik terapi verilirdi ve kim bilir başka neler uygulanıyordu. | Open Subtitles | كانوا تحت المراقبة ، يعطونهم الفيتامينات العلاج الجيني ، من يدري ماذا أيضاً |
| Evet, bilirim. Delikanlılar onları partide kızlara verirler. | Open Subtitles | نعم, أعرف ما هو الروفي أولاد الفرات يعطونهم للبنات في الأطراف |
| Evrak, pasaport ayarlıyorlar. El altından para verip giderlerimizi karşılıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعطونهم الاوراق القانونية وجوازات سفر مقابل النقود |
| Evet ama diş macunu veriyorlar. | Open Subtitles | نعم ولكنهم يعطونهم معجون أسنان |
| Sence oradakilere yeterince süt veriyorlar mıdır? | Open Subtitles | هل تعتقد انهم يعطونهم حليب كاف ؟ |
| Hatta 2,500 dolar işe başlama ikramiyesi veriyorlar. | Open Subtitles | و يعطونهم 2500 دولار مكافأة توقيع |
| Onları fabrikada veriyorlar. | Open Subtitles | يعطونهم اياها في المعمل |
| Bazı babalar Fox Spor'a röportaj verirler ve bazıları şartlı tahliye olurlar. | Open Subtitles | بعض الآباء يعطون مقابلات لفوكس الرياضية و البعض يعطونهم الحدود |
| Eğitip yeni isimler verirler. | Open Subtitles | يدربونهم و يعطونهم أسماء جديده |
| Evrak, pasaport ayarlıyorlar. El altından para verip giderlerimizi karşılıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعطونهم الاوراق القانونية وجوازات سفر مقابل النقود |