| Steven Strogatz: Evet , bu size neler olduguna dair bir ipucu veriyor. | TED | ستيفن ستوركاتز: حسنا، يعطيكم هذا إشارة على ما حدث. |
| Yüzbaşı Noguchi bu hediyeleri, size merhametinden dolayı veriyor. | Open Subtitles | النّقيب نوجوتشي يعطيكم هذه الهدايا بلطف منه |
| Size birleşme, rahatlama, yeniden bağlanma şansını veriyor. | Open Subtitles | يعطيكم الفرصة للإسترخاء والتفكير والتواصل. |
| Bu, size yaptığımız şeyin ne kadar ince bir hassasiyette olduğunu gösteriyor. | TED | و هذا يعطيكم فكرة عن الحساسية الفائقة لهذا. |
| Bu, size, motivasyonlar ve adanmışlık farkları ile ilgili bir fikir verir. | TED | وهذا يعطيكم انطباع عن مختلف الدوافع والاهتمامات. |
| Tamam da bu nasıl sizin evimize gelme hakkını veriyor? | Open Subtitles | و لمَ قدْ يعطيكم ذلك الحق في القدوم إلى هنا ؟ |
| Ve de programda size bir saniye içerisinde Casa de Musica Beethoven Logosunu veriyor. | TED | وسيقوم البرنامج، في ثانية، سوف يعطيكم شعار "بيتهوفن كاسا دي موزيكا". |
| Size komik elfleri, uçan ren geyiklerini veriyor. | Open Subtitles | يعطيكم إلفز مضحكين و رنة طائرين |
| Ve bu size bir fikir veriyor. | TED | وهذا يعطيكم فكرة |
| Götürmüyor, uçağı size veriyor. | Open Subtitles | -لا يعطيكم توصيلة، بل طائرة |
| bu size tehditi kaldırma imkanı sağlar fakat bunu otomatik olarak kaldıramazsınız. | TED | يعطيكم خيار إزالتها، لكنه لا يزيلها بشكل تلقائي. |
| bu size zirvenin etrafında koşulların ne denli çetin olduğuna dair bir fikir verir. | TED | وهذا يجب أن يعطيكم فكرة عن كيفية صعوبة الأُمور بالقرب من القمة |
| - Ama bu size isyan etme hakkı vermez! - Sen ne dersen de! | Open Subtitles | ـ لكن ذلك لا يعطيكم حق التمرد ـ سمِّه ما شئت |
| Hayır, bu size istediğinizi yapma hakkı vermez. | Open Subtitles | لا, ذلك لا يعطيكم الحق للتصرف كما تشاؤون |