| Bunu bana söyleme hakkını sana kim veriyor? | Open Subtitles | ومالذي يعطيكِ الحق الذي يجعلكِ تخبريني مالذي علي فعله ؟ |
| Bence sana gereğinden fazla ilaç veriyor. Çok fazla hem de. | Open Subtitles | أرى أنّه يعطيكِ كثيراً من العقاقير كثيراً جداً |
| Tam olarak bir adres vermez ama birkaç blok yakınına kadar daraltabilirim. | Open Subtitles | لن يعطيكِ هذا عنواناً دقيقاً لكن يمكنني تحديد الأمر على بعض المباني. |
| Hedefin evlenmek ise, sana bunu verecek birini bulmalısın. | Open Subtitles | ،لو أن الزواج هو ما تحتاجينه فإن عليكِ أن تعثري على شخص مستعد أن يعطيكِ ذلك |
| Bu da parlamentodan geçen ve size dava açma hakkı veren bir yasa olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | التي تعتبر قضية قانونية, ذلك يعني ان القانون الذي أقره مجلس التشريعي يعطيكِ الحق في رفع القضية |
| Ama bu, yaptığın onca şeyi haklı göstermez, hâlâ da göstermiyor. | Open Subtitles | لكن هذا لا يعطيكِ الحق , لما قمتِ بفعله و لن يعطيكِ الحق الآن |
| Ben neden hep sana beleş yiyecek veriyor da ben iade edilmiş yiyecekleri alıyorum? | Open Subtitles | لماذا بن دائماً يعطيكِ الطعام المجاني بينما يُطيني انا الطعام المئكول |
| - Bütün paranı aldı şimdi de veriyor mu? | Open Subtitles | ،أخذَ جميع أموالكِ ولكنهُ يعطيكِ هذا الأن؟ |
| Louis sana ikinci bir şans mı veriyor? | Open Subtitles | ماذا؟ جعلتِ لويس يعطيكِ فرصة ثانية؟ |
| Peki bu sana beni zehirleme hakkını veriyor mu? | Open Subtitles | هل هذا يعطيكِ سبب لتسميني ؟ |
| Bazı sorumluluklar veriyor, ama yardım etmiyor... | Open Subtitles | يعطيكِ المسؤولية، لكنلايساعدكِعلى ... |
| - Şimdi de sana başka bir fırsat veriyor. | Open Subtitles | والآن إنه يعطيكِ فرصة أخرى |
| Hayır, bu sana bir arkadaştan yararlanma hakkını vermez. | Open Subtitles | لا .. هذا لا يعطيكِ الحق في إستغلال صديقك |
| Hayatın sona eriyor olabilir, ama bu sana, başkalarının hayatlarını yoketme hakkını vermez. | Open Subtitles | قد تكون حياتك انتهت لكن لا يعطيكِ هذا الحق لتدمير حيوات الآخرين |
| Yokluğum sana şımarık bir çocuk gibi davranma hakkı vermez. | Open Subtitles | رحيلي لا يعني أن يعطيكِ التصريح للتصرف بحماقة |
| Kırılgandın, yarıştan daha çok sana önem verecek herhangi bir adama ihtiyaç duyuyordun. | Open Subtitles | مُعرضة للجرح، يائسة من أجل رجل من أجل أى رجل يعطيكِ المزيد من الاهتمام أكثر من حلبة السباق |
| Olmaz tabii, ancak evlendiğin zaman erkeğin sana istediğin şeyleri verecek. | Open Subtitles | ولن تستطيعـي أيضـاً، حتى تتزوّجـين وتجعلي رجلك يعطيكِ مـا تريـدين! |
| Ayrıca sana resim dersleri verecek. | Open Subtitles | وأيضا سوف يعطيكِ درسا في الرسم |
| Güvenilir bir muhbirin var ve bana bu bilgileri veren kişinin kim olduğunu söyleyecek kadar güvenmiyorsun. | Open Subtitles | مخبر سري، بمعني أنك لا تثقين بي كليًا لإخباري من يعطيكِ هذة الأدلة. |
| Size en iyi malzemeleri veren kişi. | Open Subtitles | مَن هو؟ .. الشخص الذي يعطيكِ أفضل المؤن؟ |
| Yine de, yaptığının doğru olduğunu göstermez. | Open Subtitles | ثم وجدتها مفتوحه هذا لا يعطيكِ الحق |
| Bu yaptığını haklı göstermez. | Open Subtitles | هذا لا يعطيكِ الحق |