| Yapma, Neil... adam gibi adam olman... bir kalbin olamayacağı anlamına gelmez. | Open Subtitles | هيّا يا نيل ليس لأنك رجل فهذا يعني أنك لا تملك قلباً |
| Mahsur kalmış olman... hayatını yaşamayacağın anlamına gelmez. | Open Subtitles | لمجرّد أنك محاصر داخل حفرة، فذلك لا يعني أنك لا تستطيع أن تعيش حياة كاملة. |
| Hiçbir şey istemediğini söylediğinde, bu onu istemediğin anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط 'السبب يقول لك لا أريد شيئا، وهذا لا يعني أنك لا ترغب في ذلك. |
| Genel anestezi aldığınızda, bilinçsiz hâle gelirsiniz, bu da sizin hiçbir şeyi hissetmediğiniz anlamına gelir. | TED | عندما يتم تخديرك بالكامل هذا يجعلك غير واعٍ، مما يعني أنك لا تشعر بأي شيء. |
| Oraya ulaşamazsın ki bu bana da ulaşamayacağın anlamına gelir. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | لا يمكنك الدخول لرأسي ، وهذا يعني أنك لا يمكنك التمكن مني ، أهذا واضح؟ |
| Yetişkin olmak demek her istediğini yapabileceğin anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا يعني أنك لا تستطيع فعل كل ما يحلو لك |
| Bir melek olman birilerinin canına okuyamayacağın anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنك ملاك لا يعني أنك لا تستطيع أن تضرب أحد بين الفترة و الأخرى |
| Bir şey söylememeniz, söylemek istemediğiniz anlamına gelmez. | Open Subtitles | لا يعني أنك لا تستطيع قول شيئاً أنك لا تريد قوله |
| Bir şey söylememeniz, söylemek istemediğiniz anlamına gelmez. | Open Subtitles | لا يعني أنك لا تستطيع قول شيئاً أنك لا تريد قوله |
| Çünkü bazen, bir şeyin nasıl biteceğini bilsen bile bu sizin ondan zevk alamayacağınız anlamına gelmez. | Open Subtitles | لأنه أحياناً، حتى لو كنت تعرف كيف ستنتهي الأمور ذلك لا يعني أنك لا تستطيع التمتع بالأحداث |
| Ortalarda görünme ama bu çalışmayacağın anlamına gelmez. | Open Subtitles | يجب عليك الإستمرار بإلقاء ، نظرة بسيطة على هذا لكن هذا لا يعني أنك لا تعمل |
| Bu arada buradaki vakalara bakmaman burada çalışmayacağın anlamına gelmez. | Open Subtitles | و لأنك لا تستطيع العمل على القضايا هنا بسبب وضعك لا يعني أنك لا تستطيع العمل هنا |
| Bu, mutlu olmayı hak etmediğiniz anlamına gelmez. | Open Subtitles | سيدي. هذا لا يعني أنك لا تستحق أن تكون سعيداً. |
| Çok inançlı biri olmaman dua etmeyeceğin anlamına gelmez. | Open Subtitles | تعلمون، لمجرد أنك لست شخصا متدينا لا يعني أنك لا تستطيع صلاة في مثل هذا الوقت. |
| Eğer dışarı çıkıp oynamak gerekir. Ama Senin için akıllı. Tüm yapmayın anlamına gelmez. | Open Subtitles | وأود أن الخروج واللعب، ولكن لأنها ذكية، لا يعني أنك لا تفعل كل شيء. |
| Benim NOB'dan uzak durmam, senin de giremeyeceğin anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنني ابتعدت عن ديو لا يعني أنك لا تستطيع التدخل. |
| Ki, bu da eşini uyandırmak istemediğin anlamına gelir. | Open Subtitles | مما يعني أنك لا تريد إيقاظ زوجتك |
| Yani, onunla konuşmak istemediğin anlamına gelir. | Open Subtitles | مما يعني أنك لا تريد التحدث إليها |
| - Ki bu sizde Tanrı inancı olmadığı anlamına gelir. - Evet. | Open Subtitles | -وهذا يعني أنك لا تمتلك قوة الإيمان بالرب. |
| Sen aslında yoksun, bu da hiçbir hakkın olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | لاوجود لك مما يعني أنك لا تملك أي حقوق |