| Burada yapılmış olması illa ki buradan alındığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنها صُنعت هنا لا يعني بأنها اُشتريت من هنا |
| Onu göremiyor olmanız orada olmadığı anlamına gelmez. | TED | فقط لأنك لا تراها، ذلك لا يعني بأنها غير موجودة. |
| Onu görebilen bir tek bensem bu onunla benim savaşmam gerektiği anlamına gelir. | Open Subtitles | إن كانت أنا وحدها مَنْ تراه، فهذا يعني بأنها أنا مَنْ عليها مواجهته |
| Bu onun artık senin velin olmak istemediği anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني بأنها لم تعد ترغب بأن تكون ولي أمرك |
| Ama basitçe bu, biri ölmek üzere olduğunda bunu hissedebildiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | ولكن بالأساس ذلك يعني بأنها تحس عندما يقترب شخصاً ما من الموت |
| Bu kendini savunmak için boğuştuğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | جروح الدفاع مما يعني بأنها حاولت المقاومة |
| Yobaz olması yalancı şahitlik yaptığını göstermez. | Open Subtitles | إنها متعصّبة، لكن هذا لا يعني بأنها كذبت في شهادتها |
| Bütün havayolları en azından bir kez düşmüş. Bu onların güvensiz olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | كل شركات الطيران تتعرض للحوادث بين وقت والآخر،هذا لا يعني بأنها ليست آمنة |
| Şey, çünkü ben bütün paraya sahip olmadan önce, o bütün paraya sahipti. Ama bu onun benim efendim ve lordum olacağı anlamına gelmez. | Open Subtitles | حسنا، لكون لديها ثروة كبيرة قبل أن يكون عندي مالاً، لا يعني بأنها تكون السيدة و المسؤولة عليٌ |
| Bilirsin, modern yıldız falında da kendime birşey bulurum, bu bunun saçmalık olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | والتي يجب ان يكون بها ماقد يناسب الجميع أنا أجد ما قد يوافقني في قراءة الأبراج أيضاً وذلك لا يعني بأنها هراء وكذب |
| Sadece akciğerinde sorun olması, onun hamile olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | إذا كان لديها مشكل برأتيها فهذا لا يعني بأنها ليست حامل |
| Çünkü bu japon balığının görüşünün bizimkiyle aynı olmaması onun bükülmüş gerçeklikte yaşadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأن رؤية السمكة ليست مثل رؤيتنا لا يعني بأنها تعيش في واقع مشوّه |
| Haklı olsan bile Drill onu ele geçirmişse bile bu, Minx'in öldüğü anlamına gelmez. | Open Subtitles | ودريل أستحوذ عليها هذا لا يعني بأنها أنتهت |
| Bu da Parker'ın gerçekte bunun doğru şey olduğunu düşündüğü anlamına gelir. | Open Subtitles | واللذي يعني بأنها فكرت بذلك ماهو الصحيح بالموضوع وذلك شئ عظيم بالنسبه لباركر |
| Babamın yerine beni kurtardığı anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني بأنها انقذتني . ولم تنقذ والدنا |
| Vardy onlar tanımlamak anlamına gelir saldırı altında olduğu tespit ediyorlar | Open Subtitles | - تعرف الفاردي بأنها تحت الهجوم مما يعني بأنها تعتبر نفسها |
| Bu kendini savunmak için boğuştuğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | جروح الدفاع مما يعني بأنها حاولت المقاومة |
| Bu da, onun zaten ölü olduğu anlamına geliyor, Matmazel. | Open Subtitles | ما يعني بأنها ميتة فعلاً يا آنسة |
| Bu da onun esas benlik yani kontrol faktörü olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | ممَّا يعني بأنها الذات، وهي عنصر التحكم |
| Yobaz olması yalancı şahitlik yaptığını göstermez. | Open Subtitles | إنها متعصّبة، لكن هذا لا يعني بأنها كذبت في شهادتها |