| Deniz piyadesi olmak benim için ne demek, bilmiyor musun? | Open Subtitles | الا تعرف ماذا يعني لي كوني جندي بحرية, يا ابي؟ |
| Bunun size yaptığı şeyin benim için ne anlama geldiğini biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلم أن هذا يعني لي بنفس القدر الذي يعني لك |
| Bunca senedir onu muhafaza etmen benim için çok önemli. | Open Subtitles | إنه يعني لي الكثير أن احتفظت بها كل هاته السنوات |
| Aile meclisinin onayının olmaması, bunu daha da anlamlı kılıyor. | Open Subtitles | إنه يعني لي الكثير حتى لو لم يوافق الديوان الملكي |
| Babanın vakit ayırıp benimle tanışacak olması benim için çok şey ifade ediyor. | Open Subtitles | أتعلم أنه يعني لي الكثير بأن والدك وجد الوقت في جدوله المزدحم للقائي |
| Bu kadar saçma bir şeyin fazla değerli olacağı kimin aklına gelirdi? | Open Subtitles | من كان يعلم أن شيئ كهذا يبدو سخيفاً ولكنه يعني لي الكثير |
| Yani, benim için anlamı buydu. Hayat daha güzel olamazdı. | TED | كل هذا يعني لي الكثير. ولا أتطلع إلى شيء أفضل من هذا. |
| Ve bizim geleceğimiz geçmişimdeki yüzüklerden daha önemli benim için. | Open Subtitles | ومستقبلنا يعني لي أكثر من خواتمي التي في السابق |
| Yani, evet, kesinlikle ama inancım benim için çok önemli. | Open Subtitles | أقصد، نعم بكل تأكيد، لكن إيماني يعني لي كل شيء. |
| Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu anlatamam Bill. | Open Subtitles | لا استطيع أنْ أخبرك كم هذا يعني لي يا بيل. |
| benim için bu işten önemli hiçbir şey yok efendim. | Open Subtitles | لا شيء يعني لي مثل هذه الوظيفة سيدي. لا شيء. |
| Çoğu insan, bu sohbetleri, eğer bu bizim son sohbetimiz olsa bu kişiye ne sormak isterim veya bu kişi benim için ne anlam ifade ediyor diye düşünüyor. | TED | نظرة الكثير لها هي لو أن تلك كانت المحادثة الأخيرة فما الذي أود سؤاله وقوله للشخص الذي يعني لي الكثير ؟ |
| Bu benim için sonraki 150 yılın çok daha fazla şey bulacağı anlamına geliyor. | TED | الآن، هذا يعني لي أنه خلال الـ150 عام القادمين سنجد المزيد من الأشياء |
| "benim için çok değerli çünkü bu yüzük annemindi." | Open Subtitles | إنه يعني لي الكثير لأنه كان خاتم الزفاف الخاص بأمي. |
| Bay Meade sevgilimin patronunun babası olarak benim için çok mühimdi. | Open Subtitles | نعم سيد "ميد" كان يعني لي الكثير كان اب رئيس عشيقتي |
| Bir ödül daha kazanmanın, benim için pek önemi olmadığını biliyordu. | Open Subtitles | وعلمت أن فوزها بالثالث لن يعني لي الشيء الكثير |
| Ama o kızılderili atı benim için çok şey demek. | Open Subtitles | لكن ذلك المهر الهندي يعني لي الشيء الكثير |
| Artık, bana anlamlı gelen dünyanın... ...gözümde hiçbir değeri kalmadı. | TED | العالم الذي يعني لي الكثير، رأيته يتلاشى أمام ناظري. |
| Dinle, beni seçtiğin için çok mutluyum. benim için anlamı büyük. | Open Subtitles | أجل, أنظري, كل ما أردت قوله, أني ممتن فعلا لأنك إخترتيني, هذا يعني لي الكثير |
| Bu ne kadar önemli benim için bilemezsiniz. | Open Subtitles | إنه لا أستطيع حتّى أن أعبّر إنه يعني لي الكثير |