| Bunu telafi edemeyeceğimi biliyorum ama bunu duymalısın. | Open Subtitles | أنا أعرف أنني لا يمكن أن يعوض عن ذلك... لكن عليك أن تسمع هذا. |
| Bunu telafi etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يحاول أن يعوض عن ذلك. |
| - Giydiğin elbise Bunu telafi ediyor. | Open Subtitles | -ثوبك يعوض عن ذلك . |
| Aslında striptiz direğindeki başarısızlığın neredeyse telafi ediyor. | Open Subtitles | في الواقع، سقوطكِ من على عمود التعري يكاد يعوض عن ذلك. |
| Her neyse, sadece crème brûlée ücretlerini ödemekle bile bunu bana telafi ediyor. | Open Subtitles | على أي حال، إنه يعوض عن ذلك بفاتورة حلوى الكريمة المحروقة لوحده |