| Keşke idrar kokusunu bastıracak bir şey olsa diyordum ki sen imdadıma yetiştin. | Open Subtitles | أملت لو كنا نملك شيئاً يغطي على رائحة البول، قيؤك أنقذ الموقف |
| Diğer herşeyi bastıracak kadar büyük bir acı. | Open Subtitles | مستوى شديد من الألم يغطي على كل شيء آخر |
| Alkol, maske gibi davranır, ilacın vücuttaki izlerini örter. | Open Subtitles | يلعب الكحول دور إخفاء الوكيل حيث أنه يغطي على كل إشارات المخدر بالجسد |
| Belki tecavüzü örtbas etmek için yalan söylediğine pişman oldu. | Open Subtitles | لربما شعر بالذنب لأنّه كذب لأجل أن يغطي على الإغتصاب |
| Bilmiyorum, çünkü sana attıkları kahkahalar onu bastırıyor. | Open Subtitles | لن أعلم لأن صوتهم ضحكهم عليك يغطي على كل شي ! |
| Sağduyusunu gölgeliyor. | Open Subtitles | يغطي على حكمـه |
| - Çürümeyi hızlandırır, kokuyu örter. | Open Subtitles | إنه يعجل الجفاف و يغطي على الرائحة |
| Ama illegal bir işi örtbas etmek için kullanılıyordu. | Open Subtitles | عمل قانوني - - يغطي على آخر غير قانوني |
| Lewis'in birinin suçunu örtbas etmesini düşünmek zor. | Open Subtitles | من الصعب تصوّر (لويس) يغطي على شخص ما |
| Paul'un horlama sesini bastırıyor. | Open Subtitles | عندما يشخر (بول), فعلاً صوت شخيره يغطي على صوت المطر |
| Müzik diğer sesleri bastırıyor ve... | Open Subtitles | صوت الموسيقى يغطي على صوتٍ آخر... . |
| Ve öfken adaletini gölgeliyor. | Open Subtitles | -وغضبك يغطي على حُكمك . |