| Bunun özel bir olay olması gerekiyordu lanet olsun Taylor bu bir sır olmalıydı. | Open Subtitles | هذا يفترض بأن يكون حدثاً خاصاً اللعنة يا تايلور إنه مقدّس |
| Yetiştirmesi gereken bir işi vardı. Burada çalışıyor olması gerekiyordu. | Open Subtitles | إنها على مقالة للصفحة الأخيرة، كان يفترض بأن تكون تعمل هنا |
| Evet. Aslında daha uzun yıllar yaşaman gerekiyordu. Çocukların, torunların olacaktı. | Open Subtitles | في الواقع، كان يفترض بأن تعيشي لعقود ممتدة، وأن يكون لديكِ أطفال وأحفاد.. |
| Hayır, bu sizin muhteşem Güney Amerikalı bitkinizin analizi. Onu ilerleme raporunuzun bir parçası olarak kurula göndermemiz gerekiyordu. | Open Subtitles | كلا، هذا تفصيل عن نباتكِ الاعجوبي الجنوب أمريكي يفترض بأن نرسله إلى المجلس كجزء من تقرير التقدم |
| Rıhtımda nöbette olman gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بأن تكون في نوبة مراقبة على الرصيف ؟ |
| Bu görevin aslında kolay olması gerekiyordu. | Open Subtitles | هذه المهمة يفترض بأن تكون سهله |
| Bu görevin güya, tereyağından kıl çeker gibi, çok kolay olması gerekiyordu. | Open Subtitles | هذه المهمة يفترض بأن تكون سهله |
| Böyle... Böyle olmaması gerekiyordu! | Open Subtitles | لا يفترض بأن تكون الأمور بهذا الشكل |
| işlerin öyle kötü gitmemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يفترض بأن تصل الأمور إلى ذلك |
| Dün gece ölmen gerekiyordu ama... bu şey olduğunda, mucize gerçekleştiğinde bu seni iyileştirmem için bana zaman verdi. | Open Subtitles | كان يفترض بأن تموت البارحـة لكـن عندما حدثـت ... المعجـزة |
| Bu şekilde olmaması gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يفترض بأن يحدث مثل هذا |
| Güvende olmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بأن نكون آمنون |
| Ne olman gerektiğini biliyorum. Kahraman olman gerekiyordu. | Open Subtitles | أنا أعرف ما يفترض بأن تكون |