| Anlaşmamız vardı. Beni öldürmen gerekiyordu sadece vurman değil. Sözünü tutmadın, korkak. | Open Subtitles | كان بيننا اتفاق، كان يفترض بك أن تقتليني وتطلقي النار علي فحسب |
| Onları, bana vermesi için ona vermen gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بك أن تعطيها إياها حتى تعطيني هي إياها |
| Çorba yemek değildir. Bana yemek alman gerekiyordu. | Open Subtitles | الحساء ليس بوجبة، يفترض بك أن تشتري لي وجبة. |
| Selam. Şu an Atlantik'in yarısını kat etmiş olman gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | ألا يفترض بك أن تكون قاطعاً وسط الأطلسي في هذه الأثناء؟ |
| Ne demek "ne"? Başka bir şey yapman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | ماذا تعني بحديثك، ألا يفترض بك أن تفعل أمراً مختلفاً؟ |
| Ne garip ki, bana teklif eden oydu. - Bunu söylememem gerekirdi. | Open Subtitles | المضحك أنها طلبت مني ربط العقدة أعتقد أنه لا يفترض بك أن تقول ذلك |
| Beni sevip desteklemen gerekir ama sen bile bunun için beni suçluyorsun. | Open Subtitles | يفترض بك أن تحبني وتدعمني، حتى على الرغم من تلومني على هذا |
| Evet, Sen da burada olması gerekiyordu değildir. | Open Subtitles | أجل ، حسناً ، أنت لا يفترض بك أن تكون هنا أيضاً |
| Eğer ilaç aldıysanız aramanız gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بك أن تتصل فقط في حالة تناولك للدواء |
| Eğer ilaç aldıysanız aramanız gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بك أن تتصل فقط في حالة تناولك للدواء |
| Kadın doğumda benim hastalarımla ilgileniyor olman gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بك أن تكون بقسم طب التوليد و النسائيات تزور مرضاي |
| Üzgünüm. Benim baş nedimem olman gerekiyordu. | Open Subtitles | حسناً، كان يفترض بك أن تكوني وصيفة الشرف خاصتي، و لكن حيث أني لم أسمع منك. |
| Senin bizimle ilgili şeyleri düşünüyor olman gerekiyordu! Ve tüm geceni o siyahî herifle parti yaparak geçirdin! | Open Subtitles | كان يفترض بك أن تفكّر فينا أعلم أنّك كنت تسمر طوال اللّيل مع ذلك الأسود |
| Senin de burada olmaman gerekiyordu. | Open Subtitles | ولا يفترض بك أن تكون هنا أنت أيضاً حسناً ؟ |
| Dostum olman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | لا أصدق ما أسمعه, يفترض بك أن تكون صديقاً لي |
| Size yeni ücret tanımak olması gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | ألا يفترض بك أن تكون تتعرف على الساحرة الجديدة ؟ |
| Senin, odana taşınıyor olman gerekmiyor mu patron? | Open Subtitles | ألا يفترض بك أن تنتقلي لمكتبك أيّتها الرئيسة؟ |
| Üç günde üç kurban eder bu. Onu arıyor olman gerekirdi. | Open Subtitles | أولئك ثلاث ضحايا في ثلاث أيام يفترض بك أن تجده |
| Beni herkesten daha iyi tanıman gerekirdi. | Open Subtitles | يفترض بك أن تعرفيني أفضل من أي أحد |
| Sen aktörsün. Senin parkta Shakespeare oynaman gerekir. | Open Subtitles | أنت ممثل، يا ماكس.يفترض بك أن تمثل شكسبير في الحديقة العامة |
| Bu hanımefendiyle ilgilenmeniz gerekir. Kimsenin baktığı yok. | Open Subtitles | يفترض بك أن تعتني بتلك السيئة إنها لا تعير اهتماماً |
| Bir saat önce burada olman lazımdı. | Open Subtitles | كان يفترض بك أن تعود لهنا منذُ ساعة على الأقل |