| Her biri kendi tüylü veya pullu bendenini korumak için rastgele bir şekilde saldırgandan kaçıyor. | TED | كل فرد يفر في عشوائية ليسلم بحراشفه أو بريشه. |
| Bana gece gündüz demeden yazıyor. Ama neden bilmiyorum onu fark ettiğim zaman sebepsiz kaçıyor. | Open Subtitles | إنه يكتب طوال اليوم، لكن عندما يراني يفر هاربا |
| Senin şu kırılan parfüm şişesi hikayeni anlattım ona ve Walker olay yerinden kaçarken Leon Walker'ın yüzünü gördüğünü bildiğimizi söyledim. | Open Subtitles | أنااستبعت قصة زجاج العطر المكسور وقلت له نحن نعرف انه رأى وجه ليون ووكر عندما كان يفر من مسرح اطلاق النار. |
| Ateş eden ya da olay yerinden kaçan kimseyi görmemişler. | Open Subtitles | لم يرَ أيُّ أحدٍ طلقاً نارياً أو أحداً يفر من مسرح الجريمة |
| İstediği gibi güneye gideceğiz, ...ama sonra gizlice dönüp O lanet yerden Weaver'ı alacağız. | Open Subtitles | نحن ستعمل الذهاب الى الجنوب، وكأنه يريد، ولكن بعد ذلك نحن مضاعفة الظهر، ونحن الحصول على يفر الجحيم من هناك. |
| Belki sen kaçmasına göz yumdun. | Open Subtitles | ربما كينجي لم يفر هارباً في لوس أنجلوس |
| Görünüşe göre, kaçmadan önce bir kısmını almış, | Open Subtitles | يبدو واضحاً أنه حصل على قطعة منه قبل أن يفر هارباً |
| Evet, bir dahaki sefere hiçbir böcek kaçamayacak. | Open Subtitles | نعم، أجل، لن يفر أي صرصور المرة القادمة. |
| Aylardan beri bizden kaçıyor ama. | Open Subtitles | ولكنه يفر مننا طوال شهر. |
| Tüm atlı İskoçlar kaçıyor. | Open Subtitles | كل إسكوتلندي معه حصان يفر |
| kaçıyor! Hadi ama! Hadi ama! | Open Subtitles | إنه يفر بجلده ، هيّا ، هيّا |
| Michael, Sean kaçıyor. | Open Subtitles | مايكل ، شون يفر |
| Michael, Max kaçıyor. | Open Subtitles | مايكل ، ماكس يفر |
| Adam, kaçarken bile kalitesini konuşturuyor. | Open Subtitles | يسافر هذا الرجل بأسلوب جميل حتى عندما يفر هاربا |
| Anneannem ve üvey babam ve son olarak polisten kaçarken görülen öz babam? | Open Subtitles | ، اوه جدتي وزوج أمي وأبي الذي آخر مرة شوهد فيها وهو يفر من الشرطة |
| Herkes kaçarken o geri gelip beni enkazdan çıkardı. O gerçek bir kahraman. | Open Subtitles | بينما كان يفر الأخرون، جاء وسحبني من الأنقاض، إنه بطل حقيقيّ |
| Yürüyerek Suçlu kaçan güneye. Karanlık kapşonlu. Dur, polis! | Open Subtitles | الجاني يفر جنوبًا سيرًا على الأقدام توقف , شرطة نيت, توقف |
| Ya da kaçan, ya da kendisine acınması için yalvaran. | Open Subtitles | أو يفر هاربا أو يترجاهم طلبا للرحمة |
| Bayan Ter Horst u, tanıtabilirmiyim, Albay Weaver. | Open Subtitles | السيدة تور هورست، العقيد يفر. |
| Albay Weaver'ın bir isteği var. | Open Subtitles | العقيد يفر لديه طلب |
| Belki Kenji L.A.'de kaçmadı. Belki sen kaçmasına göz yumdun. | Open Subtitles | ربما كينجي لم يفر هارباً في لوس أنجلوس |
| kaçmasına izin vermeyin! Peşini bırakmayın! | Open Subtitles | لاتدعوه يفر منكم |
| Kahramanımız, labirentten kaçmadan önce Minotaur ile yüzleşmeli. | Open Subtitles | و يجب أن يواجه بطلنا المينوتور قبل أن يفر من المتاهة |
| Bu, elimden kaçamayacak! | Open Subtitles | هذا لن يفر مني! |