"يفضّل أن" - Translation from Arabic to Turkish

• iyi olacak
• daha iyi olur
• tercih ediyor
• iyi edersin

Üç; yarın tekrar aradığımda o siktiğim odasında olsan iyi olacak.
ثالثا ، يفضّل أن تكونوا موجودين بالفندق غدا عندما أتصل بكم مرة أخرى

Gitsen iyi olacak. Eşyalarını topla.
حسنٌ، يفضّل أن تذهبي وتحزمي أغراضك.

Acele etmeyip düzgünce yapsam daha iyi olur.
يفضّل أن أستغرق وقتي ترويًّا وأفعلها على النحو الصحيح.

Hayır, seni kapıya kadar götürsem daha iyi olur.
كلّا، يفضّل أن أوصلك بنفسي إلى الباب

O da bunu biliyor, ama onun için bi farkı yok... çünkü bir köpek gibi yaşamaktansa köpek gibi ölmeyi tercih ediyor.
.وهو يعلم ذلك ولا يكترث لأنه يفضّل أن يموت ككلب .عوضاً عن أن يعيش ككلب

Monaco'daki son gecelerinde adam onunla eğlenmek yerine odada kalıp televizyon izlemeyi tercih ediyor.
لكن خليلها يفضّل أن يبقى في الداخل وتلفزيون ساعة هم ليلة أمس في موناكو

Tek parça halinde kalsa iyi edersin. O bana ait.
يفضّل أن تتركه بقطعةٍ واحدةٍ إنه ملكي

Kazağımı çıkarsam iyi olacak.
يفضّل أن أخلع كنزتي

Şey, gitsem iyi olacak.
يفضّل أن أغادر الآن.

Geri dönsem iyi olacak.
-اسمع، أنا... . يفضّل أن أعود

Tarihe gömülse daha iyi olacak anılar.
-ذكريات يفضّل أن تظلّ دفينة .

Yeteneklerini Clark ile birlikte kullansan daha iyi olur. Watchtower'a ne olduğunu öğrenmeliyiz.
يفضّل أن تُستغل مهاراتكَ هنا مع (كلارك)، يجب أن نتبيّن ما حدث لـ (واتشتور).

- Sadece göstersem daha iyi olur.
يفضّل أن أريك.

Sizin için soru olmazsa uçaktaki siviller tek parça yere inmeyi tercih ediyor.
الرجل المدني على متن الطائرة يفضّل أن يحط على شكل قطعة واحدة إن كنت لا تمانع ذلك.

Dövmeyi mi tercih ediyor yoksa dövülmeyi mi?
هل يفضّل أن يكون حامل العصا أو من يُجلد بالعصا ؟

O kaltakla vakit geçirmeyi tercih ediyor.
يفضّل أن يكون في العمل مع تلك الساقطة

-Mesaj atmamı tercih ediyor.
-إنه يفضّل أن أراسله

Doğruyu söylesen iyi edersin yoksa bıçağı yiyeceksin. Beni takip mi ettin?
...يفضّل أن تخبرني بالحقيقة وإلا هل كنت تتبعني ؟

Yumuşak davran. Biraz krem falan sürsen iyi edersin, ahbap.
يفضّل أن تضع عليه بعض الكريم