| Çoğu insan -normal olanlar- kavgadan kaçınmak için nerdeyse her şeyi yapar. | Open Subtitles | يا أبن السافله معظم الناس ، الطبيعيون يفعلون أي شئ لتجنب القتال |
| Sadece tenis ve golf oyuncuları bu yumruk pompasını yapar... | Open Subtitles | فقط لاعبي التنس والغولف هم الذين يفعلون تلك الحركة بأيديهم |
| Grand Canyon'ı ziyaret edenlerin sadece% 1 'inin bunu yaptığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم ان 1? فقط من زوار الوادي الكبير يفعلون ذالك حقيقة؟ |
| Bırakayım bu deliler bize canları ne isterse yapsınlar mı? | Open Subtitles | أتعتقدين أننى سأترك الأناس المجانين يفعلون ما يحلو لهم. |
| Onların bodrumda ne işleri vardı ki? | Open Subtitles | حسناً , ماذا ماذا كانوا يفعلون فى السرداب على أى حال؟ |
| Seni o gemiden ayıracak bir şey yapmalarına izin verme. | Open Subtitles | لا تدعهم يفعلون شيئًا يُبعدك عن برج قيادة تلك السفينة. |
| Bu adamlar dünyayı tekrar şekillendirmeme yardımcı oldular ve bunu isteyerek yaptılar. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال ساعدوني بتغيير العالم , وهو يفعلون ذلك عن طيب خاطر |
| Yalnızca bir çocuktum ama bütün çocuklar bunu yapmaz. | TED | أعني، أعرف أنني كنت طفلة فقط لكن ليس كل الأطفال يفعلون هذا. |
| İnsanları öldürüyorlardı ve güçleri olduğu için canları ne isterse yapıyorlardı. | TED | كانوا يقتلون الناس ,كانوا يفعلون مايريدون فقط لأنهم يملكون القوة . |
| Her gün iki şişe, tamam mı? Çoğu çocuk bunu yapar. | TED | سيتناولوا قارورتين. حسناً؟ ومعظم الأطفال يفعلون. |
| Erkekler çok aptalca şeyler yapar. Okyanustan korkarım ben. | Open Subtitles | إن الرجال يفعلون مثل هذه الحماقات إننى أخاف المحيط |
| Çoğu yapar. Ben böyle istemedim. | Open Subtitles | معظم الناس يفعلون ذلك لم أكن أريد ذلك بتلك الطريقة |
| Kötü adamların kötü şeyler yaptığını görüp, intikam almak istiyorsun. | Open Subtitles | تشاهد أشخاص سيئون يفعلون أشياء سيئة و أنت تريد الأنتقام |
| Bırakalım yapsınlar. Onlara biraz özgürlük verelim, ve genel olarak, bırakalım oynasınlar. İş yerinde eğlenmelerine izin verelim. | TED | دعوهم يفعلون ذلك ، امنحوهم بعض الحرية. و بصفة عامة، دعوهم يتسلون ، دعوهم يستمتعون في مكان عملهم. |
| Gerçekte bazı insanlar işleri basitçe yapıyorlar çünkü yapılacak en terbiyeli şey o. | Open Subtitles | في الحقيقة بعض الناس يفعلون لأنه من الآئق فعله |
| Johnny, sen bir beyazsın. Bunu yapmalarına izin verme! | Open Subtitles | جوني، أنت رجل أبيض لا تتركهم يفعلون ذلك. |
| Onlara bunu sen yaptın. Senin sayende bunu yaptılar. | Open Subtitles | انتِ السبب في ذلك انتِ من جعلتيهم يفعلون ذلك |
| Senin yaptığını söylerim, o da inanır. Çünkü oğlanlar böyle yapar, kızlar yapmaz. | Open Subtitles | سأقول انك حاولت وستصدق لان الفتيان يفعلون ذلك أما الفتيات فلا |
| Ve bunu prototip inşa ederek yapıyorlardı. | TED | وكانوا يفعلون ذلك من خلال بناء نماذج أولية. |
| Siz Detroitli'siniz, Bay Baker. Orada da böyle yapmıyorlar mı? | Open Subtitles | ،إنك من ديترويت يا سيد بيكر ألا يفعلون هذا هناك |
| Yasaklamak bu işi yapan insan sayısında pek bir değişikliğe neden olmuyor. | TED | بالكاد يحدث الحظر فرقًا للعديد من الأشخاص الذين يفعلون هذه الأشياء فعلا. |
| Tek farkı onların sürüsü bizdik. Evet, her yerde böyle yapıyorlar gibi görünüyor. | Open Subtitles | مع فارق ، أننا كنا قطيعهم هم إنهم يفعلون ذلك فى كل مكان |
| Bunu ya doğrudan yapabilirler ya da daha geniş kitleye etki ederek yapabilirler. | TED | وسوف يفعلون ذلك إما مباشرة، أو خلال تأثيرهم على شريحة أوسع. |
| - Tabii ki veriyorlar. Ücret karşıIığında. - Anlat bakalım. | Open Subtitles | بالتأكيد هم يفعلون ، لكل شئ ثمن إذا ، إستغلال |
| Zorlukları aşan insanlar, bunu yalnız başlarına yapmazlar. | TED | الأشخاص الذين يتجاوزون الصعاب لا يفعلون ذلك لوحدهم. |
| Aslında çok ilginç, alfa erkekleri bunu yaptıklarında tarafsız oluyorlar. | TED | هذا ممتع جداً بالنسبة لي فإن ذكور الفا حين يفعلون ذلك، يلتزمون الحياد. |