| Alıcıya ondan önce ulaşmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نصل إلى الشاريين قبل أن يفعل هو |
| Kadehi ondan önce ele geçirmeliyiz. | Open Subtitles | من الضروري أن نصل إلى الكأس قبل أن يفعل هو |
| Eğer onu şimdi mıhlamazsam, sonra O benim işimi bitirir. | Open Subtitles | إن لم أقض عليه الأن, سوف يفعل هو ذلك لاحقا. |
| Yok, öyle değil. O beni küçük kardeşi gibi görür. | Open Subtitles | لا , انه لا يفعل , هو يعتبرني كأخته الصغيره |
| St Georges'i önce onun bulmaması için Kristatos onu öldürdü. | Open Subtitles | كريستاتوس هو من قتل والدك لأنه لم يرده أن يعثر على السفينة قبل أن يفعل هو |
| Beni onun kadar tatmin edemeyeceğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنه لا يمكنك إرضائي كما يفعل هو |
| onun yaptığı gibi ben hiç bir zaman bir prens olarak görevlerimi ihmal etmedim. | Open Subtitles | أنا لم أستخف يوماً بمهامي كأمير أبداً, كما يفعل هو |
| ondan önce kadehi almak zorundayız. | Open Subtitles | من الضروري أن نصل إلى الكأس قبل أن يفعل هو ذالك |
| Rakibinin bir sonraki hamlesini ondan önce bilmen gerekir. | Open Subtitles | عليك أن تعرف خطوة عدوك القادمة قبل أن يفعل هو. |
| Bu kutu bile duygularını ondan daha iyi ifade edebilir. | Open Subtitles | هذا الصندوق يظهر من المشاعر أكثر مما يفعل هو |
| - Gluhenvolkları ondan önce bulsak iyi olur. - Nasıl bulacağız? | Open Subtitles | يستحسن أن نعثر على كائنات الـ "غلوينفولك" قبل أن يفعل هو |
| ondan bir adım öne geçebilmemiz için tek şansımız metni önce deşifre etmek. | Open Subtitles | الفرصة الوحيدة للتقدم عليه هي أن نفك شفرة الدستور قبل أن يفعل هو ذلك |
| Kafasını ondan önce ele geçirmeliyiz. | Open Subtitles | ينبغي علينا استعادة رأسه قبل أن يفعل هو. |
| Ben de istemiyorum ama O sürmezse kim sürecek? | Open Subtitles | لم أكن أرغب بهذا ولكن إن لم يفعل هو فمن غيره؟ |
| O ikisinin bana verdiğini, sen veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك منحهم ما يفعل هو حتى دون معرفتها |
| Asla gözlerine bakmayın. Asla O konuşmadan önce konuşmayın. | Open Subtitles | لا تنظر فى عينية ولا تتحدث قبل أن يفعل هو. |
| O bizi yok etmeden önce onu bombalamalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نقصفه إلى أشتات قبل أن يفعل هو |
| Hanbury'i onun kadar seven de yoktur. | Open Subtitles | و لا أحد إستمتع بحفلات هانبري كما يفعل هو |
| onun anlattğı gibi anlatabileceğimi sanmıyorum ya. Genede deneyeceğim. | Open Subtitles | لا أظن أنني أستطيع أن أروي القصة بذات الجودة كما كان يفعل هو لكنني سأحاول |
| Söylesene onun arkasında dolaşmak bu kadar zevkli bir şey mi? | Open Subtitles | اخبرني هل تستمعين بالمعيشه في تنقل مستمر مثلما يفعل هو ؟ ؟ |
| Sende onun yaptığı gibi insanlara yardım ediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعتنين بالنّأس مثلما كان يفعل هو تماماً |
| Tüm gün yaptığı da cilde bakmak. | Open Subtitles | كل ما يفعل هو النظر إلى الجلد طوال اليوم |