| Çoğu insanın anlamadığı olay şu ki, Avrupa'da yetişen ve kendi olma özgürlüğüne sahip olmayan bizim gibi birçok insan var. | TED | الشيء الذي لا يفهمه معظم الأشخاص هو أنه يوجد الكثير منا ممن يترعرع في أوروبا لا يتمتع بالحرية ليكون على طبيعته. |
| Ama pek çok insanın anlamadığı nokta şu | TED | لكن هناك ما لم يفهمه معظم الناس بخصوص الأوكسيتوسين. |
| Şiddet kullanmayı, çünkü insanlarınızın anladığı tek şey bu gibi geliyor. | Open Subtitles | أعمال العنف ، منذ البداية تبدو أنها الشيء الوحيد الذي يفهمه شعبكم. |
| Yalnız kalıyor ve kimse onu anlamıyor sanıyor. | Open Subtitles | يقضي كثيراً من الوقت وحده ويظن أنه لايوجد من يفهمه |
| Onu senin gibi bu kadar iyi anlayan birine sahip olduğu için şanslı. | Open Subtitles | انه محظوظ بأن لديه شخص يفهمه كما تفهمينه |
| dedim. (Kahkahalar) Gerçekten inanılmaz. Kimse ne dediğimi anlamadı. | TED | ( ضحك) أنه أمر لايصدق, لم يفهمه الجميع حقيقتًا. |
| Ve işte ilk defa, onu dinlerken yavaş yavaş içine doğru çekilmekte olduğu bu şeyin hüzünle ve anımsamakla ilgisi olan ve daha önce anlayamadığı o şeyin varlığını hissediyor. | Open Subtitles | حضور ذلك الشيء الذي لم يفهمه والذي له علاقة بالحزن و الذاكرة والتي يجب أن يفهمها مهما كلّف ذلك |
| Ricky anlıyor bir tek. Başka kimse anlamıyor. | Open Subtitles | "ريكي " يفهمه , ولكن لا يفهمه الآخرون |
| anlayacağı bir şey hakkında konuş. Büyük hayvan avı mesela. | Open Subtitles | تحدث معه عن شئ يفهمه مثل الصيادين المحترفين , على سبيل المثال |
| Gracchus ve dostlarının anlamadıkları da işte bu. | Open Subtitles | هذا ما لا يفهمه جراكوس وأصدقاؤه |
| Başka hiç kimsenin anlayamayacağı bir şeyi anlıyormuş gibi hissedersiniz. | Open Subtitles | تشعر و كأن كلاكما فقط تفهمون شيئاً لا يفهمه الآخرون. |
| Laik sol, ateist, ortodoks ve dindarların tümünün anlamadığı diğer bir şey de, neden dini aktivizmin umursanması gerektiği? | TED | الشيئ الآخر الذي لم يفهمه اليسار العلماني والملحدون والأرثوذوكس واليمين المتدين، هو لماذا نهتم أصلًا بالنشاط الديني؟ |
| CA: Peki Orta Amerika'nın sahil elitlerinde anlamadığı şey ne? | TED | كريس أندرسن: لكن ما الذي لا يفهمه وسط أميريكا عن النخبة الساحلية؟ |
| anlamadığı şey şu ki, sanatın iyi olup olmadığının bir önemi yok. | Open Subtitles | ما لم يفهمه هو انه لا يهم ان يكون الفن جيدا ام لا |
| tamam, biz insanların anladığı her şeyi anlamıyorlar. | Open Subtitles | وسلمنا بإنها لا تفهم كل ما يفهمه البشر ؛ |
| Baş meleklerin tek anladığı şey şiddettir. | Open Subtitles | فالشيء الوحيد الذي يفهمه رؤساء الكائنات السامية هو العنف |
| Kimse bir şey anlamıyor! Önce büyük sonra da küçük bir ayakkabı çizdin, kimse bilemedi. Başka bir şey çizmelisin. | Open Subtitles | اللعنة إنه لا يبدو حذاء لقد رسمت حذاء كبيراً ثم حذاء صغيراً و لم يفهمه أحد عليك أن ترسمي شيئاً مختلفاً |
| Kocan, anladığını sandığı bir yaratıkla uğraşıyor ama anlamıyor. | Open Subtitles | زوجك يعبث مع شخص معتقداً أنه يفهمه و هو لا يفهمه |
| Her bir anlamayana karşı, 2 tane hukuku anlayan yargıç. | Open Subtitles | قاضيان يفهمان القانون مقابل كل قاضٍ لا يفهمه |
| Ama Emery Steve'in de anahtar olduğunu anlamadı. | Open Subtitles | ... "ما لم يفهمه "إيمرى إن "ستيف" كان مفتاحاً أيضاً ستيف" ؟" |
| İnsanların asla anlayamadığı şey, çok farklı yollardan işler. | Open Subtitles | الذي لا يفهمه البعض أبداً هو أنها تحرزها بطرق عديدة مختلفة |
| Artık oğlumuz neyi anlıyor biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلمين، ما يفهمه الآن؟ |
| Neden sıradan bir kitap yazmıyorsun? Diğer insanların anlayacağı bir kitap. | Open Subtitles | لما لاتكتب كتاب عادى كى يفهمه بقيه الناس |
| İnsanların ebeveynlik hakkında anlamadıkları şey bu. | Open Subtitles | -لا، لا، لا . ترين، ذلك الشيء الذي لا يفهمه الناس عن الأبوة. |
| Karşınızdaki insanın anlayamayacağı bir şeyi asla söylemeyin veya yapmayın. | Open Subtitles | لا تقل أو تفعل أي شيء لا يستطع الشخص المقابل لك أن يفهمه |
| En az demek insanların olayı daha az anlaması demek olur. | Open Subtitles | في كثير من الأحيان، الحد الأدنى يعني المزيد فوتوغرافياً... . مما يفهمه معظم الناس. |
| Yenileyici tıp herkesin anlayabileceği, inanılmaz kolay bir kavram. | TED | الطب التجديدي مفهوم في غاية البساطة يمكن لأي شخص أن يفهمه |