| Bizlerse bunu, onları yalnızca hayalimizde bularak fark ettik: Dünyada etrafımda olup bitenler içerisinde neyi kaçırıyorum? | TED | وقد أدركنا هذا مؤخرًا بالعثور عليها في مخيلتنا: ما الذي يفوتني في العالم حولي؟ |
| Senin sadece paranormal olayları sevdiğini sanmıştım. Bir şeyler mi kaçırıyorum ? | Open Subtitles | ظننتك تحبّ القضايا الخارقة للطبيعة فقط، فهل يفوتني شيء؟ |
| Çok can sıkıcı ama hiçbir şey kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنه الملل الأعظم بالطبع لكن لا أريد أن يفوتني شيئا ً |
| Tam bir salağım. Mikoplazmozis'i nasıl gözden kaçırdım? | Open Subtitles | أنا أحمق كيف يفوتني الميكوبلازما؟ |
| Ve diğer insanların tecrübelerini dinlemeye çabalamaya başladım çünkü alsa yaşayamayacağım hayatlar olduğundan çok kıskançtım, ve kaçırdığım her şey ile ilgili şeyleri duymak istiyordum. | TED | وأصبحت أتلهّف لسماع تجارب الآخرين؛ لأنني شعرت بالغيرة من وجود حيوات كاملة لن أعيشها أبدًا. وأردت أن أعرف كل ما يفوتني. |
| Onun işlerini çok seviyorum ve taşlamalı kısımlarını da kaçırmıyorum. | Open Subtitles | أحببت كثيراً من أعماله، وبالتأكيد لا يفوتني عنصر السخرية فيه. |
| Hapis cezasıyla karşı karşıya. Peki neyi kaçırıyorum? | Open Subtitles | فهي تواجه عقوبة السجن لذا ما الذي يفوتني هنا ؟ |
| Kötüleri yakalamak, iyileri aklamak. Neyi kaçırıyorum? | Open Subtitles | امساك الاشرار و تبرئه الاخيار ماذا يفوتني |
| Yine de eminim bir şeyler kaçırıyorum. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنه يفوتني شيء ما |
| Biyolojiyi kaçırmak istemezdim ama sizinle konuşmanın en iyisi olacağına karar verdim. | Open Subtitles | تعرفين , أكره أن يفوتني الأحياء , ولن اعتقدت بأنه من الأفضل أن آتي وأتحدث معكِ |
| Saat 4:00 gibi ağda yaptırmam gerek, kaçırmak istemiyorum da. | Open Subtitles | لدي موعد شمع البكيني في الساعة الرابعة لا أريد أن يفوتني |
| Seni geçerken yüzündeki o ifadeyi kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريد ان يفوتني هذا المنظر في وجهك عندما اسبقك |
| Tam bir salağım. Mikoplazmozis'i nasıl gözden kaçırdım? | Open Subtitles | أنا أحمق كيف يفوتني الميكوبلازما؟ |
| Sınavı kaçırdım ve bu senin suçun! | Open Subtitles | أنا يفوتني امتحان والذنب كله ذنبك |
| kaçırdığım dersler yüzünden, geride kaldığımı hissediyordum. | Open Subtitles | أنا فقط أشعر بأنني يفوتني الكثير بسبب كثرة تغيبي |
| Bana kanserle savaşmamı söylemek için anneliğin, kaçırdığım güzel yanlarından bahsedecekseniz... | Open Subtitles | لو كنتِ ستخبرينني أن أحارب السرطان . . حتى لا يفوتني متعة الأمومة |
| Fakat hiçbir şeyi kaçırmıyorum. Ben de sizin gibiydim. | Open Subtitles | لكن أنا لا يفوتني شيئا لقد كنت مثلكِ تماما |
| Alex, neyi atlıyorum ben? | Open Subtitles | أليكس، ما الذي يفوتني بحق الجحيم ؟ |
| Şu an teknemde poşetleri denize atıyor olmalıydım. Bu fırsatı kaçıramam. | Open Subtitles | ينبغيّ أن أكونَ بمتن قاربيّ الآن" "ألقيّ رزمَ الحقائب، لنْ أترك هذا يفوتني |
| Gözümden hemen hemen hiçbir şey kaçmaz. | Open Subtitles | القليل ما يفوتني |
| Dostum, bunu kaçırmam. | Open Subtitles | لا أريد أن يفوتني ذلك يا أخي |
| Ayrıca 20 yıldır bir festivali bile kaçırmadım. | Open Subtitles | في الواقع لم يفوتني حفل في 20 سنة |
| Babam yılbaşı ağacını süslemek için beni bekliyor ve ben bunu kaçırmayacağım. | Open Subtitles | أبي ينتظرني لتزيين الشجرة هذا العام ولن أدع هذا يفوتني |
| Hala hikayenin büyük bir kısmını kaçırdığımı hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر أنّ جزءاً كبيراً مِنْ هذه القصّة يفوتني |
| Siktiğimin trenini kaçıracağım. | Open Subtitles | سوف يفوتني القطار |
| Gözlerimi açık tutuyorum ki... ~ ...hiçbir şeyi kaçırmayayım. ~ | Open Subtitles | ♪لكنني أبقي عيناي مفتحتين♪ ♪حتى لا يفوتني شيء♪ |
| Bir şeyi atlıyormuşum gibime geliyor. | Open Subtitles | أشعر وكأنّ شيئًا يفوتني |