| Oysa sadece kendi olsa bence insanlar onu kabul eder. | Open Subtitles | لكن أظن أن الناس قد يقبلونه إن تصرف على طبيعته. |
| Onlara mâkul bir teklif yaptın ben de kabul etmelerini sağlayacağım. | Open Subtitles | أنت تعرض عليهم عرض مقبول. سأجعلهم يقبلونه |
| Onlarla karşılaşırsam makul kabul edilecek bir gerekçe bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أفكّر في سبب يقبلونه إذا التقيت بأحد منهم. |
| Güç gösterisi ile büyük erkeklerin birini bile etkileyebilirse onu kendi saflarına kabul edebilirler. | Open Subtitles | لو استطاع إعجاب أحد الذكور الضخمة على الأقلّ بعرضٍ للقوّة فقد يقبلونه في منزلتهم |
| Belki insanlar onu görürler ve tanırlarsa, onu kabul edebilirler. | Open Subtitles | ربما إذا تعرفوا عليه سوف يقبلونه |
| Kulaga dogru geliyor. Bu yüzden kabul ediyorlar. | Open Subtitles | يبدو صحيح, اذا هم فقط يقبلونه دون تفكير |