| Bazen mutfaktakiler servis etmeden önce üzerindeki tabakayı almak zorunda kalıyorlar. | Open Subtitles | بعض الأحيان الطباخايت يضطرن للتخلص من العفن قبل أن يقدموه لنا |
| Görünen o ki onların servis etmesi için yeterince iyi değilmiş. | Open Subtitles | من الظاهر انه لم يكن جيدا لهم كفايه كي يقدموه |
| Restoranlarda servis etmezler. | Open Subtitles | إنهم لا يقدموه في المطاعم هل سبق لك و شاهدت سمك الشبوط على اللائحة ؟ |
| Bu benim suçum değil. Restoranda servis etmiyorlar. | Open Subtitles | آسفة هذا ليس خطأي، إنّهم لا يقدموه في مطعمي المُعتاد. |
| Sadece yemeğimin servis yapılmadan önce, öldürülmüş olmasını istiyorum. | Open Subtitles | .. ! لكنى أحب قتل طعامى قبل أن يقدموه لى |
| Akşam yemeğinde ne servis ettiklerini görmek için. | Open Subtitles | -لأرى مالذي يقدموه للعشاء |