| Eğer sergiye kimse gelmezse tek okuyan kişi sen olmuş olacaksın. | Open Subtitles | لو لم يأتي احد للعرض قد تكون الشخص الوحيد الذي يقرأها | 
| okumadığı bir hikayenizin olduğuna sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يوجد قصة من تأليفك لم يقرأها أحد | 
| Bu kadar tehlikeli olmalarına rağmen neden bazı insanlar hala okuyor? | Open Subtitles | إذن لماذا بعض الناس لا يزال يقرأها على الرغم من أنه أمر خطير جدا؟ | 
| Kenny. Şu kızıl kafalı sik okusun. Ona da sıra gelecek, sen başla. | Open Subtitles | دَع هذا الأَخرَق هُنا يقرأها - سوفَ يحظى بفُرصة لذلك، أنتَ أولاً - | 
| Bak ne diyeceğim. Basılması gerekmiyor, kimsenin okuması da gerekmiyor. | Open Subtitles | سأخبرك بشيء، لن يتم نشرها أبداً لن يقرأها أحداً أبداً | 
| okuduğu gazetelerde deşifre ettiği ipuçları olabilir. | Open Subtitles | هناك أحتمال بتواجد شفرة سرية بالصحف التي كان يقرأها | 
| Hiç okumadı bile. | Open Subtitles | لم يقرأها ابدا ً | 
| okur, kontrol eder delirtir eskiden bu karanlık lordun çok sık , kurbanlarının zihinlerine işkence etmekten zevk aldığı bir yöntemdi. | Open Subtitles | يقرأها , يتحكم بها , يخربها فى الماضى كان واضحا أن متعة سيد الظلام إختراق عقول ضحاياة وخلق رؤى | 
| Öz babam da bana okurdu onları. | Open Subtitles | أعتقد أن والدي كان يقرأها لي ايضا | 
| bu yüzden Kira'nın L'in böyle okumasını istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | وأجد من الصعب التصديق أن كيرا أراد من إل أن يقرأها هكذا | 
| Ama ben hala yazmak istiyorum Eğer yazarsam,bunu okuyan ilk kişi kesinlikle sen olacaksın | Open Subtitles | لكنّي ما زلت أريد الكتابة وإذا فعلت فستكون أنتَ أول من يقرأها | 
| Road House,'u bile aldım. Okuyan: Patrick Swayze. | Open Subtitles | أحضرت أيضاً نسخة عن رواية رودهاوس يقرأها باتريك سوازي | 
| Kimsenin okumadığı kurgular yazıyor, ama biyografide çok iyiymiş. | Open Subtitles | ،يكتُب روايات لا يقرأها أحد لكنّه كاتب سير لا يضاهى | 
| Sen kimsenin okumadığı blog yazılarını yazarken ben de çay servis edeyim diye mi? | Open Subtitles | لكي يمكنني تقديم الشاي؟ بينما تنشر مدوناتك التي لا يقرأها أحد؟ | 
| Cecil ona gelen mektupları ilk önce kendisi okuyor. | Open Subtitles | سيسل لن يجعلها ترى رسالة دون ان يقرأها اولا | 
| İşten bir kadın verdi bana, ofisteki herkes okuyor gibiydi. | Open Subtitles | ثمة امرأة من العمل أقرضتني إياها. يبدو أن الجميع في المكتب يقرأها. | 
| Bırak da okusun. | Open Subtitles | دعي الفتى يقرأها | 
| -Onun okuması yazması yoktur. İnatçılık etmeyi kes. | Open Subtitles | انه لا يعرف حتى كيف يقرأها - انتهى عن ان تكونى عنيده لتلك الدرجه - | 
| Program kullanıcıların online okuduğu haberlerin küratörlüğünü yapıyor | Open Subtitles | البرنامج ينتقي وينظم الأنباء التي يقرأها المستخدم على الإنترنت | 
| Şimdiye kadar kimse okumadı. | Open Subtitles | لا أحد سوف يقرأها | 
| Aylık 20 bin okuru olan aylık bir internet çizgi romanı -- aylık 20 bin okur -- reklam geliri olarak birkaç yüz dolar kazanıyor. | TED | فمجلة فكاهية شهرية يقرأها 20,000 شهرياً... 20,000 قارئ شهرياً... يدفع لها بضع مئات الدولارات من عائدات الإعلانات. | 
| Delikanlılık çağlarımda, bana bunu okurdu. | Open Subtitles | كان يقرأها لى عندما كنت صبياً | 
| Hepimiz diğer insanların okumasını ... istemeyeceğimiz böyle özel şeyler yazarız. | Open Subtitles | من عادتنا جميعاً كتابة الأشياء في خصوصية ولن نرغب أن يقرأها الآخرين | 
| Bu sadece manşet. Kimse bunu okumaz, gerçekten. | Open Subtitles | هذا العنوان فقط لا أحد يقرأها فعلاً | 
| Kimsenin okumasına izin vermeyeceksen hikâye yazmanın ne anlamı var ki? | Open Subtitles | لا أرى فائدة من كتابة قصة إن لم تدعي أحد يقرأها | 
| Japonya'da popüler değil ve, hiç kimse de okumayacak. | Open Subtitles | ليست هائله في اليابان ولن يقرأها أحد أبداً | 
| Bu ücretsiz. Kimse okumuyor! Herkes savaşa odaklanmış, herkes Bush'a odaklanmış; hayatla ilgilenmiyorlar. | TED | إنها مجانيه, لا أحد يقرأها. لأنهم مشغولون بالحرب. مركزون علي بوش; ليس لهم إهتمام بالحياه. | 
| Hayır. Adam okumamış bile. Kabullenemiyor. | Open Subtitles | كلا، حتى هو لم يقرأها انه بحالة نكران |