|       Onların görevi bu değil; onların görevi yazdıklarımızı okumak.        | TED |        و هذا ليس بدورهم , والمفروض أن يقرأوا ما نكتب        | 
|       İnsanlar her zaman akşam yemeğinde okumak için bir şeyler ister.       | Open Subtitles |        الناس يحبون دائماً أن يقرأوا شيء خلال العشاء       | 
|       Umarım kötü yorumu okumamış müşteriler bulabilirim.       | Open Subtitles |        آمل أن أتمكّن من إيجاد زبائن لم يقرأوا النقد السيّئ الذي نلته       | 
|       Plakayı okumamış olanlar için okuyacağız.       | Open Subtitles |        لمن لم يقرأوا اللوحة سوف نقرأ اللوحة       | 
|       Birkaç araştırmacı yüzlerce insana bilimsel bir makaleyi okumalarını rica etti.        | TED |        قام عالمان بطلب مئات الاشخاص ان يقرأوا مقالاً علمياً        | 
|       Ona kitap okuyorlardı.       | Open Subtitles |        كانوا يقرأوا لها       | 
|       Bunlar "Şirket" filmini izlememişler mi? Ya da kitabını okumamışlar mı?       | Open Subtitles |        ألم ير هؤلاء الناس المؤسسة أو يقرأوا الكتب؟       | 
|       En azından kullanma klavuzunu okuyup zarar vermeyeceğini anlayıncaya kadar.       | Open Subtitles |        على الأقل حتى يقرأوا كتيب .التعليمات ويكتشفوا أنها لا تؤذي       | 
|       Ama hepsinin gözü bende olacak, düşüncelerimi okumak için her mimiğimi izleyecekler.       | Open Subtitles |        ولكن أعينوهم ستصوّب نحوي، تشاهد إيماءتي محاولين بأن يقرأوا أفكاري       | 
|       İyi olan şeylerini okumak istiyorlar.       | Open Subtitles |        يريدون أن يقرأوا عما هو صواب       | 
|       - okumak ve yazmak için.       | Open Subtitles |        -بل أن يقرأوا ويكتبوا       | 
|       - Bunu asla geçirmeyeceğiz. - Onlar bunu hiç okumamış.       | Open Subtitles |        لن نتجاوزها أبدا ً - لن يقرأوا حتى هذا الحد إطلاقاً -       | 
|       Onlar ki, İncil'i okumamış olanlar.       | Open Subtitles |        فلم يقرأوا انجيلهم.       | 
|       Eğer arkadaşların onunla konuştuğuna inanmazlarsa onlara yazım gazetede çıktığında okumalarını söylersin.       | Open Subtitles |        لذا، إن لم يصدق أصدقاءك أنك التقيت به فبإمكانك أن تخبرهم بأن يقرأوا مقالتي التي ستنشر في جريدة التايمز       | 
|       Belki beni ilgilendirmez ama eğer insanların seni okumalarını istiyorsan öncelikle seni okuyacak insanlara ihtiyacın var.       | Open Subtitles |        رُبّما ليس من شأني، لكن يبدو أنّه إذا أردتي أن يعلمَ الأناس أخباركِ، وتحتاجين من الأناس أن يقرأوا عنكِ أوّلاً.       | 
|       Eğer insanların gazetemi okumalarını istiyorsam, tek yapmam gerekenin beraber okula gittiğim çocukları karalamak mı demek istiyorsun.       | Open Subtitles |        إذا أنتِ تقولين إن أردت الناس أن يقرأوا صحيفتي كل ما علي فعله هو ان إهمّل الناس الذي أرتاد المدرسة معهم؟       | 
|       Ona kitap okuyorlardı.       | Open Subtitles |        كانوا يقرأوا لها       | 
|       Dünyanın her tarafında yayınlanan "Kavgam" kitabındaki fikirlerini okumamışlar mıydı?       | Open Subtitles |        ألم يقرأوا نواياه في كتابه "كفاحي"... المطبوع بكل أصقاع العالم؟       | 
|       Görmeden nasıl okuyup yazabilirler ki?       | Open Subtitles |        كيف يمكنهم أن يقرأوا ويكتبوا إن كانوا لا يرون؟       |