| Kuzey Hollywood'da Radford'da yaşıyor, In-n-Out Burger'in oralarda... | Open Subtitles | يقطن في "شمال هوليوود" على شارع "ريدفورد" بالقرب من الـ "إن آند آوت برغر" |
| Kuzey Hollywood'da yaşıyor, Radford'da... | Open Subtitles | يقطن في "شمال هوليوود" على شارع "ريدفورد" |
| Kuzey Hollywood, Radford'da yaşıyor. In N Out Burger'ın yanında. | Open Subtitles | يقطن في "شمال هوليوود" على شارع "ريدفورد" بالقرب من الـ "إن آند آوت برغر" |
| St. Peter Prot'ta, Guernsey'de yaşıyor." | Open Subtitles | يقطن في شارع (سان بيتر بورت) في (غيرنزي)" |
| Glades'te oturuyor. | Open Subtitles | إنّه يقطن في (غلايدز). |
| Dünyada Appaloosa Pofyumak yetiştiren tek bir kişi var ve New York'ta yaşıyor, yani hayır. | Open Subtitles | لا، هنالك مربي واحد ل أبالوسا بافسكينس في العالم و يقطن في نيويورك، لذلك لا |
| Depo gibi bir yerde kalıyor. Eğer oradaysa, bize yardım edebilir. | Open Subtitles | انه يقطن في مستودع بأحد الأحيا اذا وجدناه ربما يمكنه مساعدتنا |
| Kuzey Hollywood, Radford'da yaşıyor. | Open Subtitles | يقطن في "شمال هوليوود" على شارع "ريدفورد" |
| Dostum adam Schaefer'da yaşıyor. | Open Subtitles | أجل, لنفعلهــا ... إنه يقطن في منطقة شايفر |
| Bu adam Madagaskar'da yaşıyor olabilir. | Open Subtitles | اقصد هذا الشاب يمكن ان يكون يقطن في ( مادجاسكر ) ـ |
| Midwick için polo oynuyor ve Pasadena'da yaşıyor ayrıca o kadar zengin ve yakışıklı ki, kızlar gazetede fotoğrafının çıkmasını bekliyor. | Open Subtitles | إنه يلعب البولو في فريق (ميدويك) و يقطن في (باسادينا) وهو غني و وسيم و كل الفتيات ينتظرن صدور صورته في الصحف |
| Hoboken'da yaşıyor. | Open Subtitles | يقطن في (هوبوكين). |
| Halen Berlin'de yaşıyor. | Open Subtitles | لازال يقطن في برلين حتى الآن |
| Halen Berlin'de yaşıyor. | Open Subtitles | لازال يقطن في برلين حتى الآن |
| Patrick Corey ismiyle şu an Drake'de yaşıyor. | Open Subtitles | أنّه يقطن في الـ(دريك) حالياً بأسم (باتريك كوري). |
| Glades'te oturuyor. | Open Subtitles | إنّه يقطن في (غلايدز). |
| New York'ta yaşıyor, orayı... yeniden düzenlemeye çalışıyormuş böylece yeni evler yapabilecekmiş. | Open Subtitles | إنه يقطن في (نيويورك)، ويقول أنه يحاول إعادة تخطيط الملكية لكي يتسنى له بناء شقق |
| Hâlâ o suçluların kaldığı yerde kalıyor. | Open Subtitles | لا يزال يقطن في ذلك المنزل بنصف الطريق |