| Bebeklerinin uyuması için palmiye ağaçlarının altında bir parça gölge buldular, kendileriyse tetikte kalarak uyukladılar. | TED | لقد وجدوا مكانًا به ظل تحت النخيل حيث يمكن لأطفالهم النوم، بينما يغفون ولكن يظلون يقظين. |
| Yanlış bilgilendirmeye karşı gerçekleri savunmak adına tetikte olmalıyız. | TED | علينا أن نكون يقظين في الدفاع عن الحقيقة ضد المعلومات المغلوطة. |
| Hayret verici zafere rağmen, bazı kişiler tetikte kalmamız için bizi uyarıyor. | Open Subtitles | وعلى الرغم من هذا الانتصار المذهل، يحذر البعض أن يجب أن نظل يقظين. |
| Bu yüzden daha dikkatli olmalıyız. dikkatli olun, çalışmaya devam edin. İşe gidin, zaman tıkaçlarınızı takın. | Open Subtitles | ابقوا يقظين واستمروا في الظهور ، اذهبوا إلى العمل وابقوا حتى نهاية الوقت ، افعلوا ما يُتوقع منكم أن تعملوه |
| Ülke içinde ve dışında dikkatli olmamız gerek ve olacağız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نبقى يقظين فى الداخل و الخارج. |
| Temposunu da biraz hareketlendir. İnsanlar uyanık kalmalı. | Open Subtitles | أجل , و زيدي سرعة الإيقاع فنحن بحاجة لإبقاء الناس يقظين |
| Hepiniz tetikte olun. Tamam mı? | Open Subtitles | أريدكم أن تكونوا يقظين تماماً وتتجهّزوا، مفهوم؟ |
| İşaretimle harekete geçmeye hazır olun ve tetikte kalın. | Open Subtitles | استعدّوا للتحرّك عند إشارتي و ابقوا يقظين. |
| Önümüzdeki birkaç gün için belki de daha tetikte olmalıyız. | Open Subtitles | فقط للأيّام القليلة القادمة، ربّما علينا أن نكون يقظين. |
| Hayır, onlar şahsınız için tehlike arz edecek en ufak şey için tetikte olmalılar. | Open Subtitles | لا, يجب أن يبقوا يقظين دائما إلى أدنى تلميح من خطر على شخصكم. |
| Bize karşı olan tehlikeleri tanımak ve ortadan kaldırmak için tetikte olmak bizim, hepimizin görevidir. | Open Subtitles | الأمر عائد إلينا، لكل واحد منا، لنبقى يقظين ومعزولين عن أيّ تهديد يجرى ضدنا |
| Uzay yolculukları tehlikelidir. tetikte olmalı ve dikkatleri dağılmamalıdır. | Open Subtitles | السفر في الفضاء خطير، يجب أن يظلوا يقظين وغير مشتّتين |
| Ülke içinde ve dışında dikkatli olmamız gerek ve olacağız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نبقى يقظين فى الداخل و الخارج. |
| Ülke içinde ve dışında dikkatli olmamız gerek ve olacağız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نبقى يقظين فى الداخل و الخارج. |
| Diğer bir deyişle gözükmeyin, dikkatli hareket edin, dikkat çekmeyin. | Open Subtitles | ،بكلمة أخرى، ابقوا يقظين هادئين، وبعيداً عن الأنظار |
| Millet, burada birkaç ceset var. dikkatli olun. | Open Subtitles | حسنا يا رفاق , لدينا بعض الجثث هنا ابقوا يقظين |
| dikkatli olun. Sizden birini daha kaybetmeye niyetim yok. | Open Subtitles | إبقوا يقظين أنا لا أريد أن أفقد المزيد منكم |
| En sevdiğimiz şeyleri kaybetmek istemiyorsak, dikkatli olmalıyız. | Open Subtitles | يجب ان نبقى يقظين إذا لم نكن نريد الخسارة الشيء الذي نعتز به للغاية |
| Ve sonra eve koşar, çocukları yatağa yatırı ve tüm gece nasıl bir akşam geçirdiğimizle ilgili gülerek uyanık kalırdık. | Open Subtitles | ثم كنا نعود للمنزل , نضع الطفلين في فراشهما و نبقى يقظين طوال الليل نضحك على ما حدث |
| Evet. Tam da neden uyanık kalmamız gerektiğini, | Open Subtitles | صحيح ولهذا السبب بالتحديد ،إننا بحاجة أن نبقى يقظين |
| Gözünüzü dört açın, dostlarım! Surtur'un kılıcı gelip bizi bulmayacak. | Open Subtitles | كونوا يقظين يا أصدقائي لأن سيف (سيرتر) لن يبحث عنا. |
| Hafta sonundan kaldıkları için pazartesi harici her gün gözlerini dört açıyorlar. | Open Subtitles | هم دائما يقظين الا يوم الاثنين يكونون مرهقين من الأجازه |