| Normal gençler kötü cilt için endişelenir. | Open Subtitles | المراهقين العاديين يقلقون حول بشرتهم السيئة |
| Bazıları yanlışlıkla ateş etmekten endişelenir, fakat günümüzdeki güvenlik önlemleriyle böyle bir şey olabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أعرف بعض الناس يقلقون من التسريح المفاجئ ولكن صنع وسائل السلامة جيد هذه الأيام فقط لا أستطيع رؤيته |
| Bu adamlar hiçbir şey için endişe edemiyorlardır artık, değil mi? | Open Subtitles | هؤلاء الرجال لا يقلقون من شيء بعد الآن أليس كذلك؟ |
| Ailem, okulda kendi başınayım diye endişeleniyor. | Open Subtitles | عائلتي, إنهم يقلقون بشأن كوني وحيدة في المدرسة. |
| İyi avukatlar gerçekler hakkında kaygılanır. | Open Subtitles | المحامون الجيدون يقلقون حول الوقائع |
| Bir insan evladını öldürmüş olma ihtimâlinden dolayı kaygılanan tuhaf doktorlardan birisi olduğum için kusuruma bakma. | Open Subtitles | سامحني بكوني واحدة من أولئك الأطباء الغرباء! الذين يقلقون أنه ربما قتلو بشريّ ما! |
| Şirket yönetimi endişelenmeye başladı. | Open Subtitles | بدأ مسؤولو الشركة يقلقون |
| Sadece tiranlar tiran katilleri için endişelenirler. | Open Subtitles | الطغاة وحدهم هم من يقلقون بشأن القتلة الطاغين |
| Anlaşılan şimdi piç kurularını adamakıllı endişelendirdik. | Open Subtitles | حسنا , من الواضح أننا جعلنا هؤلاء الأوغاد يقلقون الآن |
| Biliyor musun Burke, çoğu insan gerçekten endişelenecek bir şeyleri varsa endişelenir. | Open Subtitles | لعلمك، معظم الناس يقلقون على أشياء عندما يكون لديهم سبب، على خلافك تماماً |
| Bütün son sınıflar mezun olamayacağız diye endişelenir. | Open Subtitles | كل طلاب الصف النهائي يقلقون أنهم لن يتخرجوا |
| Hayatım, herkes çocukları için endişelenir. | Open Subtitles | اوه عزيزي الكل يقلقون على اطفالهم |
| Sevdikleri, endişe edenleri yanındaydı. | Open Subtitles | كل شخص , لديه زوار محبين لهم , يقلقون بـ شأنهم |
| Eğer görünüşlerinden endişe etselerdi pantalon giyerlerdi. | Open Subtitles | اذا كانو يقلقون بشان شكلهم كانو سيلبسون ملابس داخليه |
| Özellikle asıl endişe ettikleri meselenin ölüm olduğu pek aleni değilken. | Open Subtitles | و الواضح أن ما يقلقون منه هو الموت |
| Benim için endişelenme. Herkes endişeleniyor... | Open Subtitles | ...لا تقلق عليّ , فإن الجميع يقلقون بشأني |
| Bütün çocuklarım yaşlı anneleri için endişeleniyor. | Open Subtitles | كل أبنائي يقلقون على أمهم العجوز |
| Büyük avukatlar ise rakipleri hakkında kaygılanır. | Open Subtitles | المحامون الأقوياء يقلقون حول من يواجههم |
| Ama Frank, biz, biz kaygılanan tipte insanlarız insanlar muhtaç olsun ya da olmasın. | Open Subtitles | ...لكن يا (فرانك) نحن نحن النوع من الرجال الذين يقلقون سواء احتاجنا الناس أو لا |
| Bazı arkadaşlarımız endişelenmeye başladı Franck. | Open Subtitles | بعض أصدقائنا بدءوا يقلقون يا (فرانك) |
| Öncelikle Virat'ı savunurlar. Sürgünleri için daha sonra endişelenirler. | Open Subtitles | سوف يدافعون عن فيرات اولاً, بعد ذلك يقلقون على نفيهم |
| Sanırım onları endişelendirdik. Sarah? | Open Subtitles | أظننا جعلناهم يقلقون " سارة " ؟ |
| Yerliler huzursuzlanıyor. | Open Subtitles | المواطنين بدأو يقلقون |