| ve erler zaman zaman son derece aptal şeyler yaparlar. | Open Subtitles | والمُلازمين بين الحين والآخر يقومون بأشياء غبيّة بِشكّل لا يُصدّق. |
| Ebeveynler kendileri için yürüyen şeyler yaptıklarında mükemmel şeyler yaparlar. | TED | عندما يقوم الآباء بأشياء تؤدي الغرض لهم هم فعلاً يقومون بأشياء رائعة. |
| Bu yaklaşımla harika şeyler yapan doktorlarla ilgili birçok hikâye olduğunu biliyorum. | TED | الأمر جليّ بأنه يوجد العديد من القصص لهؤلاء الباحثين الذين يقومون بأشياء استثنائية |
| Çok harika işler yapıyorlar, opera takvimini yanlış okumak gibi. | Open Subtitles | انهم يقومون بأشياء عظيمة, مثل القراءة الخاطئة لجدول عروض الاوبرا |
| Çok iyi niyetli bazı insanlar bazen çok kötü şeyler yapabiliyorlar. | Open Subtitles | أن بعض الناس الطيبين يقومون بأشياء سيئة جداً |
| Tek söylediğim bazen insanları, hiç ummadığın ve anlamadığın şeyler yapar. | Open Subtitles | كل ما أقوله أن الناس أحيانا يقومون بأشياء أنت لا تتوقّعها و لا تفهمها |
| Tehlikeli insanların tehlikeli insanlara tehlikeli şeyler yaptığı yerdir. | Open Subtitles | أشخاص خطيرون يقومون بأشياء خطيرة لأشخاص خطيرين. |
| Önceki gün eve geldiğimde kız arkadaşıyla benim yatağımdaydı ve Alabama'da yasadışı olan şeyler yapıyorlardı. | Open Subtitles | عدت للمنزل قبل عدة أيام... و وجدته هو و صديقته فيسريريالمزدوج... يقومون بأشياء غبر شرعية في ولاية "آلاباما" |
| İyi adamlar şartlardan dolayı kötü şeyler yaparlar. | Open Subtitles | رجال طيّبون يقومون بأشياء شرّيرة بسبب الظروف |
| Sorgulamadan inananlar ise daha acayip şeyler yaparlar. | Open Subtitles | لكنهم يقومون بأشياء غريبة عندما يصدقون ويؤمنون بها |
| Beraber bir şeyler yaparlar aşk yaşamak gibi. | Open Subtitles | يقومون بأشياء مشتركة... يقومون بممارسة الجنس |
| Kötü şeyler yapan insanlar cezalandırılmalıdır. | Open Subtitles | الاشخاص الذين يقومون بأشياء سيئه يجب ان يعاقبوا |
| Ve kötü şeyler yapan insanların cezalandırılması gerektiğine... gerçekten inanıyorum. | Open Subtitles | وانا اؤمن بذلك: ان الناس الذى يقومون بأشياء سيئة.. يجب ان يعاقبوا |
| Derler ki, "İyi şeyler yapan kötü adamlar gördüm ama kötü şeyler yapan iyi adamlar da gördüm." | Open Subtitles | لقد قيل أن "الرجال الجيدين يقومون بأشياء سيئة" "والرجال الأشرار يقومون بأشياء جيدة" |
| Burada son teknoloji işler yapıyorlar. | Open Subtitles | يقومون بأشياء متطورة هنا |
| - Tuhaf şeyler yapabiliyorlar. | Open Subtitles | يقومون بأشياء غريبة |
| Bilmem ki. Yalnız insanlar aptalca şeyler yapar. | Open Subtitles | الناس وحدهم يقومون بأشياء غبيّة |
| Bunun anlamı, korkunç tiplerin, korkunç şeyler yaptığı korkunç bir bina ise, evet, gizli bölge. | Open Subtitles | أشخاص مخيفون يقومون بأشياء مخيفة فى مبنى مخيف, فأجل |
| Önceki gün eve geldiğimde kız arkadaşıyla benim yatağımdaydı ve Alabama'da yasadışı olan şeyler yapıyorlardı. | Open Subtitles | عدت للمنزل قبل عدة أيام... و وجدته هو و صديقته فيسريريالمزدوج... يقومون بأشياء غبر شرعية في ولاية "آلاباما" |