| Yarın olabilir, ya da uzaylılardan bir mesaj zaten burada olabilir, keşfedilmeyi bekliyordur. | Open Subtitles | أو رسالة من الكائنات الفضائية يمكن أن تكون بالفعل هنا, تنتظر من يكتشفها. |
| keşfedilmeyi bekleyen yenibirsınır. | Open Subtitles | جبهة جديدة فقط في انتظار من يكتشفها |
| Genç kızken, bir Hollywood yıldız avcısı tarafından keşfedilmeyi umardı. | Open Subtitles | و هي مراهقة، تمنت أن يكتشفها (أحد رواد (هوليوود |
| Kimilerinin "perili" dediği türden meşum, eski bir ev... adımlanmayı bekleyen keşfedilmemiş topraklar gibidir. | Open Subtitles | بيت قديم و شرير بعض الناس يقولون انة مسكون مثل البلاد المجهولة تنتظر من يكتشفها |
| keşfedilmemiş kabilelerin, ayak basılmamış yerlerin olduğu adalar var, biliyor musun? | Open Subtitles | توجد جزر كثيرة لم يكتشفها أحد أماكن لم يزورها أحد |
| Dünyanın her tarafında keşfedilmemiş yolar. | Open Subtitles | طرق حول العالم لم يكتشفها أحد من قبل |
| Tamamen keşfedilmemiş. | Open Subtitles | أنظر ، يا أبي لم يكتشفها أي أحد من قبل |
| Devasa Cennet Şelalesi, gölgesinde gizlenmiş ve bilim tarafından keşfedilmemiş bitki ve hayvanlarla dolu. | Open Subtitles | يترصد في ظلال شلالات (بارادايس) البديعة تملأه نباتات وحيوانات لم يكتشفها العلم |